İnanca akıl yoluyla ulaşılamayacağına göre bilemezdik de; insanın bir kenara atılabileceğine inanamıyor, bu açıdan düşününce kendimizi nereye koyacağımızı da bilemiyorduk... Böylece dünyaların cafcaflı görüntüsüne yabancı, ilahi olana ilgisiz, insanı hor gören bireyler olarak kendimizi boşu boşuna beyin sinirlerimize uygun düşen karmaşık bir Epikürosçuluğun bağrında serpilmiş amaçsız duygulara bıraktık."