Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.30
Zeynep
Zeynep
@Astarbunma
21 okur puanı
Eylül 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
İçimde bir kurbanlık koyun büyüttüm ben
yıllarca. Ne kesmeyi ne sevmeyi becerebildim. Kendim için üzülmeye itirazım yok ama acımadan merhamet edebilir miyim? Görmeye bile katlanamadığım parçalarımı kabullenebilir
miyim?
Roman Nermin Yıldırım'dan okuduğum ikinci kitap. Saklı Bahçeler Haritası ile tanıdım yazarı, beni büyülemişti. Ev kitabı
"Ona gerçek hikâyeler yazmak istediğimi söylüyorum, ama bir an geliyor, hikâye gerçekliği yüzünden katlanılmaz oluyor,
bunun üzerine hikâyeyi değiştirmek zorunda kalıyorum. Kendi hikâyemi anlatmak istediğimi söylüyorum ona; ama yapamıyorum. Cesaretim yok hikâyem çok canımı acıtıyor. Bunun üzerine her şeyi güzelleştiriyorum, olayları oldukları
Hayat sil baştan, Kate Atkinson'dan okuduğum ilk kitap. 1910'da dünyaya gelen kahramanımız Ursula ilk nefeslerinin ardından hemen ölür, az sonra yeniden doğar, zaman içinde büyürken defalarca farklı biçimde ölür ve sonra aynı hayatı sil baştan tekrar ve tekrar yaşar, her defasında da bilinçli-bilinçsiz değişikliklerle hayatına yön verir. Her gidiş ve gelişin arkasından yaşananlar birbirinden farklı olsa da ailesi, yaşadığı dönem hiç değişmez.
Romanın belli başlı bölümlerinde yoğun bir şekilde 2. Dünya Savaşı ve Hitler Almanyasına değiniliyor. Savaşın yıkıcı etkisi, çaresizliği, insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi çok yerinde aktarmış yazar. Ayrıca, Ursula'nın her ölümü; hayatın akışında pek de önem vermediğimiz detayların gelecekte bizim için dönüm noktası olabileceği, hayatımızın sonsuz ihtimallere açık olduğunu, yaşamla ölüm arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu bana bir kez daha hatırlattı.
Karakter sayısı bol, geçmiş-gelecek, detay, savaş ve ihtimaller üzerine kurulu okuma zevki yüksek bir kitap. Okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Okur Takip Önerileri
Victor Hugo'nun bu çarpıcı eserinde; öleceğini, öldürüleceğini bilerek yaşayan genç bir idam mahkumunun hem toplumla, hem kendisiyle hem de adalet kurumlarıyla yaşadığı hesaplaşmayı okuyoruz sayfalar boyunca. Gayet yalın yazılmış bir eser. Yazar burada şunu demek istemiş, şurada şunun alegorisini yapmış diye düşünmeye gerek kalmıyor. Bu yalın anlatıma ek olarak da insanı sarsan cümleler, farkındalıklar eklenince sarsıcı ve vurucu bir final sahnesi ortaya çıkıyor. Ana karakter idam hükmünün gerçekleşeceği giyotinin bulunduğu meydana giderken çevredeki insanların bağırışları, ulumaları, engizisyonun dehşeti ve o vurucu ortam betimlemeleri... Okurken çaresiz bir şekilde kaçınılmaz olarak boğazınız düğümleniyor. Kitabın benim için en vurucu noktasıysa ölümün o kişi için her şeyin sonu olması, kalan her şeyin anlamını yitirmesiyken diğer kişiler için normal sıradan olması.
Bazı cümleler, bazı betimlemeler bana duvar izletti diyebilirim. Okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Dikkat bol miktarda ürün yerleştirme içerir!
Ruhi Mücerret, Murat Menteş'ten okuduğum ikinci kitap. Daha önce "Korkma Ben Varım " kitabını okumuştum. Yine kahkahalar eşliğinde okuduğum, yer yer üzüldüğüm, duygulandığım, şaşırdığım, kurguya bayıldığım bir kitap olmuş. Gelelim konusuna; 100 yaşında olan, istiklal harbinin yaşayan son gazisi Ruhi Mücerret ölmek için gün sayarken kendini bir anda tanımadığı bir düşmanı haklamak için intikam planları yaparken bulur. Esrarengiz düşmanı bulmasında ona yardımcı olacak Civan kazanova ile tanışıp yeni bir maceraya atılır. 100 yaşında aşık da olur, maceraya da atılır, dünya starı da olur, konuşan bir reklam makinesine de dönüşür. Peki gizemli düşmanı bulabilecek mi, Azraili dört gözle beklerken kendisi mi Azrail olacak? Absürt ve ilgi çekici, merak uyandırıcı, yer yer hüzünlendiren, şaşırtan, her karakterin kendine has özellikleri ve hikayesi olan, kurgusu müthiş bir şekilde yol alan, okunası bir üslupla yazılan müthiş bir kitap. Yer yer yazarın şiirlerinden de ufak detaylar görmek çok hoşuma gitti. Okuyun, okutun biraz gülümsemek hepimizin hakkı. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Anadolu gayrimenkul değil vatandır!
Nereden başlasam nasıl başlasam bilmiyorum. Öncelikle milli bilince sahip insanların bu kitabı okurken sinirden, stresten, kaygıdan, ağlayabilecek duruma gelme olasılıkları çok yüksek. Peynir ekmek dağıtır gibi ( gerçi peynir de ekmek de artık herkesin ulaşabileceği şeyler olmaktan çıktı) vatandaşlığın nasıl dağıtıldığı, sığınmacı-mülteci adı altında sayıları milyonları geçen tehlikeli, vasıfsız insanların ülkemize elini kolunu sallayarak nasıl girdiği, değersizleştirilen vatandaşlığımızdan tutun da milli bilince, sorunların sebeplerine, sonuçlarına ve çözüm yollarına kadar ayrıntılı ve büyük bir özveriyle yazılmış bir kitap.
Milli güvenlik sorunu, demografik yapımızın değişmesi, bilinçsiz göç politikasının doğurduğu ekonomik kriz... yazarken bile ruhum sıkıştı. Günümüzde var olmayan, bizim olmayan bir savaşın sancılarını çekiyoruz. Atalarımızın korumak için canından olduğu bu topraklar yanında bonus olarak vatandaşlık da verilerek satılıyor. O da yetmiyor geleceğimizi belirleyecek olan seçim hakkı da veriliyor. Büyük bir milli bilinç eksikliği içinde, yaşam mücadelesi, gelecek kaygısı eşliğinde büyüyoruz.
Kitap; okunması gereken bir kitap, her kesimden, her yaştan. Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan ve bu demokrafik işgalden rahatsız olan; siyasi parti, düşünce fark etmeksizin herkesin okuması ve bilgilenmesi tabi bilgilenip aksiyon alması gereken bir kitap.
