-Spoiler-
Bu kitabi neredeyse 5 yıl önce almış olup defalarca okumaya başlamış olsam da bugün bitirdim. Kitabı defalarca bırakmış olmamı birazcık düşününce kendi hayatımla bağdaştırmış olmam sonucuna varıyorum.
Kitabı genelde hep ortalarında bıraktım. Çatışma bölümünün yoğunlukta olduğu, martin eden'ın sürekli yazdığı ve hiçbir sonuç elde edemediği, toplum tarafından dışlandığı ve kendine güveni olduğu halde sevgilisi ruth'un ondan şüphe ettiği kısımlarda bıraktım. Büyük ihtimalle yüzleşmek istemedim.
Bugün kitabı bitirirken aynı Martin eden gibi ben de bir şey hissetmedim. O amaçsızlık duygusunu hayatı sadece devam ettiği için yaşıyor oluşu, en yakınına bile yabancılaştığın ve tahammül edemediğin o anları ara sıra kendi hayatımda da tadıyorum.
Martin eden kendi yaşamı içerisinde dümdüz bir hayat yaşarken öğrenmenin ve üretmenin zevkini tattıktan sonra bu duyguyu çok hızlı tüketmiş ve yaşadığı olumsuzluklar ile tükenmişlik sendromuna girmiştir. Artık ona okumak, yazmak aynı tadı vermiyor ruth için çıktığı bu yolda ruth'un martin ile yürümeyi seçmemesiyle beraber amaçsızlık hissediyordur.
Tabii bunların hepsi benim fikirlerim ve çıkarımlarım.
Işık Kanat