“Hayır Andrey,hayır!Bunları hatırlatma,diriltme bunları Tanrı aşkına!Hatırladıkça iyi olmuyorum ki,daha fena oluyorum.Hatıralar mutlu bir hayatın hatıraları olursa güzeldir;insana güç kapanmış yaraları hatırlatınca acı şeylerdir.”
“Başlangıçta söz vardı.Söz olduğu için de,zaman içinde insan bununla,yani sözle o kadar bütünleşti ki,neredeyse etle kemik oldu.Yani söz bir uzuv oldu,insanın canından,hem de özünden bir parça.Söz,kan gibi damarlarımızda akmaya başladı,görünmez mühürlere dönüştü.Neden dersen,insan düşünceyi örneğin göremez.Ama düşünce vardır.Sözü de göremez.Söz ağzımızın iki dudağı arasından çıktığı zaman uçup gider.Havaya karışır.O sırada karşımızda ya da yanımızda biri varsa o kişi bu sözü duyup anlamını kavrayabilir.Yoksa da geçmiş olsun.Bir daha o sözün aynısını havada yakalayabilirsen ne âlâ.Ama o da olanaksız.Olanaksız.”
“…kişi düşmanını en yakınlarında aramalıdır.Köroğlu boşuna “iyilik ettiğinden sakın kendini”dememiştir.Neden dersen,insanın gözü yakın mesafe söz konusu olduğu zaman,pek de iyi görmez.En uzak durduklarımız da bu nedenle yakınlarımızdır.”