Hepimiz yaşamımızın en büyük aşkının hafif, ağırlıksız bir şey olabileceği düşüncesini yekten reddederiz; aşkımızın tam olması gerektiğini, onsuz yaşamımızın hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağını varsayarız; en kasvetli, en korkutucu suratıyla bizzat Beethoven'in o büyük aşkımıza bir "Es muss sein!" (öyle olmalı) çektiği duygusuna kapılırız.