Anne karnında ölmüş bir bebek ile karşılık bulamamış bir aşk arasında trajik bir benzerlik vardır. İkisinin de var olma çabası başarısızlıkla sonuçlanmasına karşın acıları fiziksel olarak bir yer kaplarlar.
Ahmet Hamdi okurken zevk alan var mı? Kapı önünde sizi sohbete tutan bir insanı andırıyor bana hep. Sürekli isimlerden ve olaylardan söz ediyor. Sanırım sözün özünü almak için sayfaları sıkmaya sabrım yok.
İnsan, dünyada asla bulamayacağı bir şeyleri aramak zorunda kalmakla lanetlenmiş gibidir. Daha da kötüsü lanetlendiği yanılgısına kapılarak aramayı bırakıyorsa ve o sırada büyük bir keşfin şafağında geri dönüyorsa...
Çöküş diye tabir edilen o her şeye uzak noktada kaldım. Çöküş, bilinçaltının tamamen yitirilmesi demektir çünkü bilinçaltı yaşamın temelidir. Kalp düşenebilseydi atmaktan vazgeçerdi.
Alimlere göre inayet Allah'ın, maddenin birbirine karşı çalışmaması/ çatışmamasını için tüm varlığa düzen koyması ve bu düzenle her şeye hayat üflemesidir. Evrenin ahengini inkar etmemek ile birlikte hala kömürlüğümüzde soğuktan donarak ölen yavru kediyi bu muhakemede nereye koymam gerektiğini bilemiyorum.
Başka bir insanı kendisinden kurtarmaya çalışmak çok mu kibirli bir davranış? Belki de bu arzu insanın kendi kendini kurtarmak için başvurduğu dolaylı bir doyum yoludur.