Yoksulum, kimsesiz, ufak tefek, gösterişsizim diye duygusuz, ruhsuz muyum sanıyorsunuz? Öyleyse yanılıyorsunuz. Benim de en azından sizinki kadar duygulu bir yüreğim, ruhum var. Tanrı bana güzellik, zenginlik de bağışlasaydı.. benden ayrılmak size de güç gelirdi… sizden ayrılmanın bana güç geldiği kadar! Şimdi sizinle konuşurken gelenekleri, alışkanlıkları hatta şu ölümlü benliğimi bile hiçe sayıyorum. İkimiz de bu dünyadan göçmüşcesine… benim ruhum sizin ruhunuzdaki sesleniyor ; ikimiz de tanrının huzuruna çıkmışız, eşitmişiz gibi ki elbet eşitiz aslında.
Syf. 355
600 sayfalık bir kitap ama bir an olsun nasıl bitecek diye düşünmedim hatta bazı bölümlerinde bitmesin istedim.
Biraz özetlersek,
jane Eyre küçük yaşta kimsesiz kaldığı için dayısı yanına alır fakat dayısı da erken ölünce jane Eyre dayısının vasiyeti üzerine yengesine emanet edilir. Yengesi bir süre mecburi olarak baktıktan sonra onu bir yatılı okula verir. Okulda kendini her yönden geliştiren Jane , 18 olunca kendisine mürebbiyelik yapabileceği bir iş bularak okuldan ayrılır.
Mr. Rochester’ın evinde küçük bir kıza öğretmenlik yaparken bir yandan da sevgiyi ve aşkı da tanımaya başlar..
Victoria dönemi İngiltere’sinde geçen bu kitap, dönemin aksine erkek egemen toplumda kendi ayakları üstünde duran güçlü bir kadın karakteri o kadar iyi aktarıyor ki karaktere hayran olmamak imkansız.. karakterle kendinizi sık sık özdeşleştirirken buluyorsunuz
sevgili kitapseverler mutlaka okumalısınız
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 201831,7bin okunma
Ama böyle bir hayat sürerken bir şeylerle-yıldızlar gibi şeylerle-ilgilenmek zor olmuyor mu?
Çizimcilik yaparken mi demek istiyorsun? Yoo. İnsanı alıklaştırmak zorunda değil; dönüştürmesine izin vermezsen tabii.
•Paris ve Londra’da Beş Parasız•
Avrupa’nın 2 büyük şehrinde Paris’te ve Londra’da parasız kalan genç yazarın yoksullukla Mücadelesi anlatılıyor.Paris’te bulaşıkçılık (plongeur) yaparak geçinen yazar, çalışma şartlarının ağır olması sebebiyle memleketi Londra’ya gider ama burada daha ağır şartlar onu beklemektedir.
Orwell modern insanın görmezden geldiği bir dünyanı anlatıyor
işsizlik evsizlik açlıkla damgalanan bu dünyanın insanları izbe pansiyonlarda, barınaklarda yaşıyor. Hayata bir ucundan tutmaya çalışıyorlar.
Yazar çarpıcı anlatımıyla görmezden gelinen o hayatı sorgulamamızı sağlıyor.
Agatha’nın Anahtarı
“İnsanlar yüzünüze bir şey söylemez ama siz sırtınızı döner dönmez başlarlar dedikodulara.”
Hep romanlarını okuduğum Ahmet Ümit bu kez hikayeleri ile karşıma çıkıyor. 15 polisiye hikayeden oluşan ince bir kitap.
İçlerinden en beğendiğim hikaye, kitaba da adını veren Agathanın Anahtarıydı.
Kitapta, olaylar doğal olarak kısa sürede sonlanıyor. Yalın ve güzel bir kitaptı ama bir tercih olarak romanları seçerdim. Çünkü uzun betimlemeleri, karmaşık olayları okumayı daha çok seviyorum..
