Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hatice

Hatice
@Birhatice
Okuduğum kitaplarda dikkatimi çeken; canlılığımı gösteren ve/veya beni budayan satırları, başkalarıyla ve ileriki kendimle paylaşmayı seviyorum işte bu sebeple buradayım.”Okumak iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır”C.M.
Sabitlenmiş gönderi
son-sus-uş
Başlangıçta Söz vardı. Sessizlik ondan sonra ortaya çıktı. Artık ortada son denilebilecek bir şey kalmadı...
Reklam
Hatice tekrar paylaştı.
Kabaca yapmamız gereken zekiliği aynı derecede zeki bir homonkulusla değil aptalca şeylerin uygun bir şekilde düzenlenmiş bir toplaşmasıyla açıklamaktır. Kişiye kendisiyle ilgili düşünürken kendi zekiliğinin iyi düzenlenmiş bir aptallığın sonucu olduğu fikri elbette şok edici gelebilir.
Sayfa 452
Hatice tekrar paylaştı.
Zihni anlamak, kibrimizin umduğu ya da aklımızın korktuğu kadar karmaşık olmayabilir./ Rodalfo Llinás

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hatice tekrar paylaştı.
İnsan sevdiği kimseyi de kendisi kadar iyi tanır. Şöyle demek belki daha doğru olacaktır. Onu da kendisi kadar az tanır.
Hatice tekrar paylaştı.
Sınırlanmışlığa, onun büyüyen adımın ölçüsü olduğunu bildiğimiz takdirde katlanabiliriz.
Reklam
Hatice tekrar paylaştı.
Dünyanın sırrı, kişi ve olay arasındaki bağdır. İnsan olayı gerçekleştirir, olay da insanı.
Hatice tekrar paylaştı.
"Umutlar ve ütopyalar bir yana, dil üzerine yazılmış en aklı başında satırlar belki de Chesterton'un şu sözleri: İnsan, ruhunda bir sonbahar ormanındaki renklerden çok daha şaşırtıcı, çok daha fazla sayıda, daha adı bile konmamış tonlar olduğunu bilir... ama yine de bu renklerin bütün karışımlarının ve dönüşümlerinin, gelişigüzel homurtular ve çığlıklar aracılığıyla temsil edilebileceğine bütün ciddiyetiyle inanır."
Sayfa 169Kitabı okudu
Hatice tekrar paylaştı.
"Evet, her şeyi feda ettin, fakat kendi fedanı feda etmedin. Her şeyi verdin, fakat verme edimini vermedin. İşte ancak bunu yaptığında, yani gözden kaybolmakla kalmayıp, gözden kayboluşun da kaybolduğunda kendini sevmekten çıkacak ve bu asil jestinle, hakikî tevazuya varacaksın."
Sayfa 49 - ('İlk yaşam'da Koro'nun Antigone'ye dediğidir)Kitabı okudu
…, tüm bayağılıkların özünde yatan, ödüle açlık değildir de nedir? … Gözleri yaptığı işin doğası yerine para, mevki, şöhret gibi getirilere çivilenmiş olan kimse o nispette alçalır.
Bir kimsenin temsil ettigi doğruluk, o kimsenin sözcükleri unutulduktan çok sonra bile nasıl da gelir aklımıza! Nasıl da esinlenir bize, en sessiz saatlerde, yaşamın ve ölümün tüm geçişlerinde tek kalkanımızın doğruluk olduğu! Zekâ kelepirdir, öfke de öyle; ama eğer karşı tarafa kendinizi savunamıyor veya açıklayamıyorsanız, herkese karşı, kendinize karşı, doğruya sıkıca tutunun, böylece yerinden oynatılmayan bir kaleniz olur. Karşı taraf söylediğiniz sözcükleri unutacaktır, ama üstlendiğiniz rol sizi savunmayı sürdürür.
Reklam
İnsanlar yaşamda yol aldıkça, başkalarınca oyalanmaya ve eğlendirilmeye olan heveslerini yitirip esaslığa tutkun olmayı öğrenirler. Karakterin yolculuğunda , görünüşteki boyutlara olan inanç azalırken, ahlâki duyarlılığa olan inanç artar. Genç insanlar yeteneğe, parça parça birtakım üstünlüklere hayran olurlar, ancak yaş ilerledikçe, insanın ruhu ve gerçekliği olarak, bütünsel güce ve etkilere değer verilir. Yeni bir bakış ve yeni bir ölçün benimsenir; göstermelik olana itibar etmeyip doğrudan doğruya eylemcinin içine nüfuz eden bir kavrayış, söylenenleri değil söylenmeyenleri duyan bir kulak gelişir.
Sözümüzü veya eylemimizi yüce kılmak için, onu gerçek kılmamız gerekir. Önemli olan, tek bir söz veya yegâne bir eylem değil, bizdeki sistemdir. İstediğiniz dili kullanın, kendiniz neyseniz ondan baskasini söyleyemezsiniz. Ben neysem ve ne düşünüyorsam, benim tüm alıkoyma çabalarıma rağmen o size aktarılır.
Dehanın doğruluk dağlarından yükseldiği tartışılmazdır;…
“Sevgin kadar aklın var” der bir Latin deyişi. ( Quantus amor, tantus animus.)
Katolik Kilisesi bir kimseyi azizleştireceği zaman onun durumunu tartışmak üzere, bir tarafında azizlik lehine savları ortaya koyan "Tanrı’nın Avukatı" (Advocatus Dei), diğer tarafında da bu savları şüpheci yaklaşımlar yoluyla çürütme görevi üstlenen "İnanç Gözetici" (Promotor Fidei) olan bir jüri kurulurdu. Aslında azizliği hükme bağlanacak olan kişinin durumunu inanç ve adanmışlığı tespit edene dek sorgulayan, böylece dini ilkelerden sapılmamasını güvenceye alan "İnanç Gözetici" ye, şüpheci ve aleyhte yaklaşımlarından dolayı halk arasında "Şeytanın Avukatı" (Advocatus Diaboli) denilegelmiştir.
Sayfa 173 - Yazı 3 numaralı açıklamadan alınmıştır, yazarın bizzatihi cümleleri değildirKitabı okuyor
Üç mısra
Çizebilirseniz çizin madem, o gizemli çizgiyi: Sizin olanı ondan ayıran Ve insan olanı tanrısal olandan.
884 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.