Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Black Garden

595 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Fransız devriminden sonra ülkede yaşananlar ve konvansiyonun veya cumhuriyetçilerin idari tarzları, okuyuculara Stalin sonrası Sovyet yönetiminin yanı sıra George Orwell'ın 'Hayvan Çiftliği' kitabını da anımsatıyor. Kraliçe Mary Antoinette'in halkının olumsuz yaşam koşullarına kayıtsız ve sonra tutumsuz, savurgan, kaygısız yaşam şekli devrim öncesi veya sonrası yoğunlukla zikredilse de, okuyucu Kraliçe'nin tutumlarını onaylamasa da, devrimden yana olsa da işte bu okuyucu, hayat hikayesinin sonlarına doğru şahit olduklarıyla, farketmeden kraliçe tarafına geçiyor... Fransız Devrimi hakkında muhtelif bilgilere de haiz olabileceğiniz bu Stefan Zweig kitabı, okuyucuya iyi bir okuma tatmini ve heyecan güvencesi veriyor... Okumadan geçmeyiniz... İyi okumalar...
Marie Antoinette
Marie AntoinetteStefan Zweig · Can Yayınları · 2017924 okunma
Reklam
544 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Spoiler: Vergilius Ölüyor
Kitabın bitimindeki "Romanda Geçen Özel Adlar" bölümünde Augustos Octavianus için, Roma İmparatorluğu'nun ilk imparatoru deniyor. Vergilius Maro için de, klasik edebiyatın Homeros'dan sonra en büyük ismi olduğu söyleniyor. İşte Vergilius'un yazdığı veya yazarken yarım kalan 'Aeneis' eserinin de kulislerde Roma'nın tamamlanmış epik destanı olduğu söylense de; Broch'un bu romanına göre, bu Aeneis henüz tamamlanmadı, Vergilius'un bu tamamlaması için zamana ihtiyacı vardı, Octavianus'un ise sabıra ihtiyacı vardı. Fakat ne Octavianus'da sabır vardı ne Vergilius' da zaman vardı. Neden mi? Çünkü Vergilius ölüyor ve film bitiyor... Troya kraliyet ailesinden Ankhises'den olma, Afrodit'den doğma ve sonra da Roma'nın efsanevi kurucusu olarak çağrılan Aeneas başrol oynadığı bu Aeneis şiirinin yayınlanma hikayesinin de uzun uzun anlatıldığı bu romanda Vergilius ölmeye hezeyanlar kurarken, ölmek için hezeyanlar kurarken bir de bakmışsınız ki Aeneis Octavianus'un ellerinde bir cenaze gibi götürülüyor, yoksa götürülen Vergilius'un cenazesi mi? Üstelik söyledik ya Vergilius ölüyor... Hikayenin finali böyle, konusu böyle, kitap başlığı böyle, hikayeden emin olduğumuz tek bir şey var: Vergilius ölüyor. Hepsi bu...
Vergilius’un Ölümü
Vergilius’un ÖlümüHermann Broch · İthaki Yayınları · 2022354 okunma
217 syf.
7/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Nacizane Eleştiriler
Stefan Zweig, 'Üç Büyük Usta'da mâlum büyük yazarların hayat hikayelerinden ziyade bu yazarların, yazdıklarından hareket ederek psikolojik bazı analizler yaptığını ve kitap başlığının ayni zamanda 'Romancının Psikolojisi' olduğunu söylemiştir... ... Balzac ve Dickens bahislerinde Zweig, yazarlar hakkında olası bilgi verme veya analiz yapma telaşesinde iken kendi kendine, birden bire, bilinen bu yazarları övme, yüceltme ve tabiri caizse cilalama kaygısına sürükleniyor. Öyle ki, bir raddeden sonra okuyucu, aynı bahisleri tekrar gözden geçiriyormuş sanıyor kendisini... Kitabın tamamının yüzde yetmiş beşini meşgul eden Dostoyevski bahsinde ise Zweig, yine methiyeler sıralıyor ve Dostoyevski'nin aykırı fikirleriyle, ruhsal bozukluklarıyla derken??? ... Geçmişte ve günümüzde ilgili ve ilgisiz artık herkes tarafından kabul gören, onaylanan, imtiyaz verilen Dostoyevski'yi Zweig bir noktada gelecekten haber getiren göksel bir varlık gibi işaret etmesi... .... derken derken böyle cilalı, parlak paragraflarda çırpınan, debelenen kitap okuyucusu; kitabın sonlarına doğru Zweig, Dostoyevski'nin dini inançlar hakkında tutarsız fikirlerini ve kendi ırkının fanatiği oluşunu eleştirmeye başlamasıyla işte bu okuyucu derin bir nefes almaya başlar, özgürlüğüne kavuşur(?) Nacizane bu okuyucunun bu kitap için yazdığı bu eleştirilere karşın Stefan Zweig'ın, büyük bir edebiyat ustası olduğunun kabulündedir... İyi okumalar...
Üç Büyük Usta
Üç Büyük UstaStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
166 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kötümser, karamsar, olumsuz, umutsuz, pesimist gibi birbirine yakın bu kelimeler kullanılarak takdim edilen Osamu Dazai, yüzyıllar önce yazılan Hamlet'i kendi tarzına adapte ederken, kişiliklerin anlaşılmaz - çapraşık olması için harici bir heyecan harcadığı, diyalogları okurken somut olarak görülüyor... Yazar, buna 'okuma tiyatrosu' diyor. Hikaye, diyaloglarla biçimleniyor. Birinin diyaloglarını okurken okuyucu "gerçekten de öyle, doğru söylüyor" derken; bir diğer karakterin diyaloglarını okurken "asıl bu doğruyu söylüyormuş, diğeri ne kadar da haksızmış oysa" diyor. Hikaye de böyle böyle kimin kişiliği nasılmış, kim haklıymış değilmiş belli olmadan, saraydaki mâlum söylentilerin aslına ulaşamadan bitiyor. Bunun böyle olması, yazarın iddia edilen sıradışı edebi tarzıdır.. İlginç bir okuma deneyimidir... İyi okumalar...
Yeni Bir Hamlet
Yeni Bir HamletOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 2022601 okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
'Ali ve Nino' romanında, döneminin Azerbaycan, Karabağ, Tiflis, Dağıstan yörelerinin kültürlerine, yaşam tarzlarına, siyasi - tarihi olgularına astral bir seyahat yaparsınız. İran'a da gidersiniz ve oranın sihirli geleneklerini çekici bulursunuz, her ne kadar şiddet içerikli dini ritüellerine hayret eedecek olursanız da... Doğu ve Batı kültürlerinin derinden bir kıyası yapılmıştır... Ali ve Nino'nun Batum'daki heykelleri sanatsal başyapıtlardır... İlla okunması gereken harikülade bir kitaptır... İyi okumalar...
Ali ve Nino
Ali ve NinoKurban Said · Olimpos Yayınları · 20222,448 okunma
Reklam
246 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yetmişli senelerin başlarında ülkemizde 'Altın Kitaplar' tarafından, iki veya üç kez baskı gören bu roman sonraki dönemlerde çeviri veya baskı görmemiştir ve yazarın diğer kitapları ülkemizde okunmamıştır. Fakat dünyada bir hayli beğeni toplayan bu roman, uyarlama filminin de sinema tarihinde kült filmler arasında gösterilmesinden sonra, işte bu roman edebiyat çevrelerinde bir hayli ün sahibi olmuştur. Ama sinema filmi de ülkemizde somut herhangi bir etki gösterememiştir. (Ama yine de sinema yorumunu dönemin koşullarına göre yapmak gerekir.) Neyse ney, yine de günümüzde hatırı sayılır bir okuyucusu olan 'Paris'te Son Tango'ya eleştiri yapanların kanımca düştükleri hata, bu romanı bir aşk romanı veya müstehcen içerikli roman olarak irdelemeleridir. Bu naçizane okura göre ise bu bir aşk romanından ziyade; psikiyatrik - nevrotik travmaların başarıyla betimlendiği ve bu travmaların, karakterleri yaşamlarında nerelere getirdiğinin ustaca anlatıldığı post-modern bir romandır. Tavsiye olunur... İyi okumalar...
Paris'te Son Tango
Paris'te Son TangoRobert Alley · Altın Kitaplar Yayınevi · 197349 okunma
92 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Aşk, esaret midir?
On dokuzuncu yüzyıl Fransız - İsviçreli yazar Constant, ömrüne muhtelif eğitim ve politik kariyerler yüklemesi yanı sıra çeşitli kitaplar da yazmış; bunlar siyaset, felsefe ve dönem Avrupa'sında yaygın olan çeşitli manevi inançlar konuları ile ilgili imiş. Sonra efendim, bu kitaplar döneminde bir hayli üne kavuşturmuş yazarını... Constant'ın tek edebi eseri 'Adolphe' neden bilinmez yazarin en önemli eseri ve günümüze kadar ulaşan tek eseri olmuş. Histerik bir aşkın tasvir edildiği bu kısa romanı döneminin Fransız edebiyatı eserlerinden farklı kılan en somut özelliği; hikayede karakterlerin direkt bilinçaltlarına müdahale edilmesinden dolayıdır... Bir aşk, insanın zihinsel sağlığına ve fiziksel yaşamına etkisinin üst sınırları nedir? İnsanın içinde büyüttüğü aşk aynı zamanda onun esaretinin kaynağı mıdır? İnsanın vicdani hesaplamaları da insanın özgürlüğü önünde bir engel midir? Bireyin ruhsal bunalımlarının kanımca gâyet başarılı resmedildiği romanda, toplumun katı kuralları da yer yer yerilmiştir. Kulislerde 'aşk hikayesi' olarak çağrılsa da 'Adolphe' daha şuurlu okuyucular için her zaman psikolojik bir hikaye olarak kalacaktır. Kuvvetle tavsiye olunur... İyi okumalar...
Adolphe
AdolpheBenjamin Constant · Kapra Yayıncılık · 2021329 okunma
173 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Spoiler
"Genç bayan evlerde kitap okumayı öneriyor: Edebi, belgesel her tür metinlerinizi okur" Hikaye karakterimiz Marie-Constance gazeteye verdiği böyle bir ilan için, bununla başının ağrıyabileceği ve beklenmedik sonuçların yaşanabileceği konularında uyarılsa da, bu genç bayan edineceği bu yeni meslekte kararlıdır ve hikayenin devamında evlere gidip muhtelif insanlara kitap okumaya başlar. Hikayenin ilginç tarafı, kitap okuduğu insanların lafı evirip çevirip cinselliğe getirmeleridir. Marie-Constance böyle farklı isteklere elinden geldiğince karşılık vermektedir. Hikayenin devamın da müstehcenlik yer bulsa da bunun dozajı, bundan rahatsız olabilecek okurlar için, çok da yüksek değildir. Peki, bu evlerde kitap okumacılığı işi karakterimizi nereye götürecek, nelerle karşılacak? Marie-Constance'ın akıl hocasının şu sözü bize bu soruların cevapları için yardımcı olabiliyor: "...yoğun içerikli, açık saçık gerçekten bir şey anlatan ve 'gerçeği' anlatan bu parçalar çekiyor aslında okuru, bunun böyle olduğunu sen de görmüş oldun değil mi?" Bu inceleme yazısı, inceleme yazısından ziyade hikaye hakkında yönlendirici bazı bilgiler verme amacıyla...(?) Bilmiyorum kimsenin dikkatini...(?) İlk cümlesinden itibaren okur, edebi açıdan dişe dokunur, nitelikli bir şeyler okuduğunu somut olarak sezebilidiğini söyleyip hikayeyi tavsiye edeceğim. İyi okumalar...
Okumacı Kız
Okumacı KızRaymond Jean · Can Yayınları · 199110 okunma
157 syf.
9/10 puan verdi
·
18 saatte okudu
Ankara'da Adilhan'da, dağ misali yığılı kitapların arasında, köşesinde çayını içerken, dergisini okurken bulabilirsiniz Rahmi Hoca'yı. Bir yandan bir sürü soru sormak istersiniz ona ama diğer yandan onu rahatsız etmekten de çekinirsiniz. Bana bu kitabı verirken ''şizofren bir adamın hikayesini okuyacaksın ve evet bunu istediğine eminim" demişti... Hikayedeki bu şizofren adamın hayatı dikkat çekicidir. Etrafımızdaki ve belki de en yakınımızdaki insanların bile mantıksız, küçük düşürücü, kalp kırıcı tutumları karşısında bizlerin tahammül noktaları ne yazık ki kısıtlıdır. Peki ya bütün bu menfi davranışlarının altında hiç de tahmin edemeyeciğimiz, sıkıntılı, farklı nedenler gizliyse..? Rahmi Hoca'nın sıradışı bir anlatım tarzı vardır. Tecrübe etmeniz dileğiyle. İyi okumalar...
Darbe Gecesi ve Sonrası
Darbe Gecesi ve SonrasıGöktuna Rahmi · Kültür Ajans Yayınları · 20167 okunma
174 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
En çok da şahit olduğu yapmacık - göstermelik ilişkilere - yakınlaşmalara sayıp söven - küfrü basan ve dizelerindeki asabiyet seviyesi kadar mutsuzluğu da betimleyen bu genç şair, iki bin yirmi bir senesinin haziran ayında evinde ölü bulunduğunda henüz otuz iki yaşındaymış...
İnatla Ağıt
İnatla AğıtGökhan İnesi · Dokuz Yayınları · 201820 okunma
Reklam
227 syf.
10/10 puan verdi
·
42 günde okudu
'Türk Savaş Tarihi' kitap serisinin bu üçüncü kitabı, 1554 Hürmüz Deniz Savaş'ından - Kanuni devrinden başlıyor ta ki dağılma dönemindeki Trablusgarp Savaşı'na kadar yaptığımız, kazandığımız, kaybettiğimiz savaşları anlatıyor. Tarih bilgisine pek de haiz olmayan, bu konulara çok ilgisi olmayanlar okurlar için savaşların özetleri gibi hazırlanmış bir kitap serisidir ve sıkılmadan okunan ve işe yararlılığı somut olarak hissedilen metinlerdir. Okunması tavsiye olunur. Hem ne demiş Fransız Payot; 'Tarih okumak hayal gücünü zenginleştirir ve hareketlendir'. İyi okumalar...
Türk Savaş Tarihi 3
Türk Savaş Tarihi 3Kolektif · Maviçatı Yayınları · 06 okunma
126 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hayli karamsar veya nasıl denir, kötümser ve koyu karanlık ve kasvetli bir hikaye bu, yani çok iyi.. İki erkek kardeş var ve artık yaşlanmışlar, hasta olmuşlar, bugün veya yarın ölmeyi düşünüyorlar ki, ölme konusunda dahi birbirleriyle rekabete giren iki yaşlı erkek kardeş bunlar. Sonra, bunların yanında kalmaya başlayan bir kadın yazar kardeşlerle konuşmaya başladıkça gecmişteki sırları - hikayeleri ortaya dökülmeye başlar ki bunlar hayli sıradışı şeyler ve derken geçmişle hesaplaşmalar da başlar... Kadın yazarımız da kasvet konusunda diğerlerinden eksik sayılmaz, o da son hikayesini yazıp yazarlığı bırakmak ve normal bir insan gibi yaşamak niyetindedir, ta ki bu karanlık ve soğuk yerleşim yerine gelinceye kadar... Hikaye boyunca süren bozuk ruhsal durumlardan mıdır bilmem hikayenin finalinde okuyucu, bunalıma giriyor nasıl diyeyim sarsıntıya uğruyor. İyi bir hikaye veya kısa romandır, okunması - tecrübe edilmesi tavsiye olunur, iyi okumalar...
Arıbalı
ArıbalıTorgny Lindgren · Telos Yayınları · 199712 okunma
176 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
...baş ağrıları veya melankoli
...kuruntular veya evham veya kuşkular veya paranoyalar veya hüzünler veya endişeler veya güvensizlikler veya bunalımlar veya kara sevdalar veya rahatsızlıklar veya belirsizlikler veya kasvetler veya baş ağrıları veya yokluklar veya şikayetler ve dahası felaketler veya melankoli. Başlarken deneme kitabı olduğu belirtilen bu kitabın aslında hikayeler kitabı olduğu konusunda kendisinden emin olan nacizane okuyucu, işte bu kitabın içeriğinin niceliğine vurgu yapabilmek için yukarıda birbirleriyle yakın ilişkili kelimeleri yorumuna diziyor ki yazara da şunu sorabilsin diye: Sizi derin derin düşündüren iç ve dış etkenlerin yerinde olmayan veya anlamsız teşekkülleri bu denli mantıksız olmasaydı bütün bu hezeyanların ne geçerliliği olacaktı? Ama öyle değil mi?
Ölürsem Beni Seninle Ararlar Şimdi
Ölürsem Beni Seninle Ararlar ŞimdiCezmi Ersöz · Gendaş Kültür · 2004700 okunma
600 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Ted Dekker'in 2004 senesinde tamamladığı ve 'Çember Seris'i diye adlandırılan serinin (muhtelif yorumlara göre) birinci veya ikinci veya üçüncü veya son - dördüncü halkası olan 'Siyah' romanı için burada - bu platformda yeteri kadar yorumda bulunulmuş ve gereği kadar övgüler yazılmış, methiyeler dizilmiş. Her neyse, bu yorumu buraya yazan bendeniz nacizane okuyucu ise, bestseller diye tabir edilen veya 'New York Times' benzeri platformların "son yılın, son on yılın, son yüzyılın en iyi seçkisi" olarak gördükleri romanlara, işte bu sıkıcı okuyucu fevkalade önyargılı olmasına rağmen yine de bu romanın diğerlerine göre sıradışı olduğunu kabul etmiş, romanın baş döndürücülüğüne teslim olmuş ve pes ederek bunun dahiyane bir kurgu olduğunu buraya yazmak durumunda kalmış. Romanı elinden hiç bırakamamış, iş yerinde ve personel servisinde sürekli okuyayarak etrafındaki insanlarda merak uyandırmış. Ama yine de romanda mantıksız - saçma yerlerin olduğuna kanaat getirmişse de bunların örtbas edilebilceğine hüküm sürmüş. Okuyucu sonra başka şeyler de söyleyecekmiş, şimdilik bir varmış bir yokmuş...
Siyah
SiyahTed Dekker · Martı Yayınları · 2013597 okunma
271 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Maksim Gorki'nin 'Üçler' romanında; tepkisiz kalınamayacak talihsiz yaşamlar, haksızlıklara boyun eğmeye mahkum, aşağılanmaya hükümlü insanlar ve diğer tarafta da her türlü imkana, maddiyata sahip oldukları için kendilerini görgülü, modern, ahlaklı ve toplumun saygıdeğer takımı gören insanlar. Yazar, zor durumdaki herhangi bir bireyin yaşantısını sosyal adalet ile muhakeme etmeye çalışırken, yargı sistemini de ve burjuvaziyi de taş yağmuruna tutmaktan geri kalmıyor. İnsan psikolojisinin ise kuyumcu titizliği ile işlenmiş bu romanın etkisinden kurtulamayacaksınız... Hemen şimdi okuyunuz...
Üçler
ÜçlerMaksim Gorki · Oda Yayınları · 1990131 okunma
298 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.