Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ali

Ali
@Blueavian
instagram.com/ali._ozbk?igsh=... Klu m-M, Hayatın tümü bana kolaylıkla, neşeyle ve ihtişamla gelir. Olan kendi zamanı ve yeri için mükemmeldir. Sahiplenmediğin şey senin sahibin olur.
Sabitlenmiş gönderi
Bir şeyi iyi ya da kötü, pozitif ya da negatif, üstün veya aşağı diye nitelendirmeden, sadece olduğu gibi bıraktınız mı hiç? Bıraktınız mı? Bir şeyi sadece "olan" olarak hiç gördünüz mü? Ancak vardır/olandır bilincine eriştiğinizde , kendinizi , negatif/pozitif enerjinin aşırılıklarından ve yargılamaktan kurtarabilirsiniz . Kutuplar arasında yaşamaya devam ettikçe, dogmalar hayatınızı yönetir. "İyi" mevcut olduğu sürece "kötü" de mevcut olmak zorundadır. Bir şeye "iyi " gözüyle baktığınızda, onu dengelemek üzere bir de "kötü" yarat­mak zorundasınız . Bunu biliyor muydunuz. " Doğru" kavramına her kucak açtığınızda, onun zıt kutbu olan "yanlış" da kendinize çekersiniz. Şimdi artık, neden işlerin hep "doğru" gitmediğini biliyorsunuz.
Reklam
Ali
Bir kitabı yarım bıraktı
Doğaüstü Olmak
Doğaüstü OlmakJoe Dispenza
8.9/10 · 110 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
184 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Tiranların Son Valsi
Tiranların Son ValsiRamtha
7.2/10 · 39 okunma
Sizi kurtarmak için burada bulunmuyorlar; size yar­dım etmek için buradalar. Gelip hepinizi hop diye toparla­yıp başka bir yere götürmeyecekler. Bunu niye yapmak istesinler ki? Onlar da kendi çevrelerini düşünmek zo­rundalar! Bu bir gerçektir.Siz kendinizinkine ne yaptınız baksanıza! Sizi götürüp kendi çevrelerine salarlar mı hiç?
Reklam
Bu konuda şimdiye kadar ne yapılmıştır? Yüzyılın başından beri bazı (dünya-dışı) varlıkların meydana ge­tirdiği bir konsorsiyum, stratosferinizde birtakım patla­malara neden oluyor. Siz bu varlıkları tanımıyorsunuz. Bazılarınız patlamaları gördüler. Parlak yeşil ateşten to­plara benziyorlardı. Bu toplar nereden ve niçin geldiler? Bir süre kimse bunların sırrını ve amacını anlamadı. Amaç, çevrenizi kurtarmaktı. Bazı kardeşleriniz evet, başka yıldızlarda ve başka boyutlarda yaşayan kar­deşleriniz var- stratosfer tabakasındaki aşınmanın etki­lerini giderebilmek için bu yeşil ateşten topları patlattılar. Patlamalar sık sık yapılıyordu. Ama bir süreden beri ar­tık yapılmıyor, çünkü bu bir müdahale idi. Artık öyle bir noktaya gelindi ki, siz kendiniz uyanmalı ve olup bitenin farkına varmalısınız. Dünya artık bizzat kendisi işleri ele alıyor. Ele almak herhalde en uygun deyim olmadı. Dünya işleri -onun eli yerine geçen- fermuarlarına alı­yor, evet . . .
Bunun hakkında benim zamanımda da çok şey söy­lenirdi, hatta benim zamanımdan önce de . . . Benim zama­nımdan önce de, sizin bilim adamlarınız ne derlerse de­sinler, bu gezegenin üzerinde akıllı in sanlar bulunuyor­du. Onların nakliye aracı ise ışıktı. Kısa bir zaman son­ra dünyada meydana gelecek büyük bir depremin sonucu, bu çoktan yok olmuş in sanların uygarlığından kalma bazı eserleri göreceksiniz.
Gelelim fosil yakıtlara. . . Onlar olmasa ne yapar­dınız? Hımm? .. Bir yerden bir yere nasıl giderdiniz? Ta­banlarınızın üstünde mi? Pedal çevirerek mi? Yoksa bir ata binip saçlarınızı rüzgara vererek zamanında yetişme­ye mi çalışırdınız? Gerçek şu ki artık hacılar bir günde dünyayı tavaf edebiliyorlar. Bunu yapabilmelerine neden olan icat ne fevkalade . . . ama onu yürüten şey dünyanın içinden çıkıyor. Bunu okuyan herkes de eğer onu kullan­mazsa olduğu yerde kilitlenir kalır. Tekamül, fosil ya­kıtla birlikte sona ermiştir.
Çarşıya gitseniz, dolar ve sentlerinizi tezgaha koy­sanız, ekmek almak isteseniz ve tezgahtar size: "Artık do­lar ve sent alamıyoruz, sadece kart kabul ediyoruz," dese ve siz bir sonraki fırına gitseniz, o da size aynı şeyleri söylese, bütün gününüzü bir somun ekmek almaya uğra­şarak geçirseniz ve kimse size ekmek satmasa ve dolar hiçbir değer taşımasa ne yapardınız? Eve ekmek alma­dan dönerdiniz, bahçeniz ve dolayısıyla yiyecek bir şeyinizde olmazdı; çünkü siz şehirde yaşayan kozmopoli­tan, aç Amerikalılar'sınız! Ekmek alabilmenin tek yolu­nun kart sahibi olmaktan geçtiğini anlardınız.
Eh! Bu güne kadar bununla uğraştık, artık uğraşmamıza gerek kalmadı". Artık, değersiz, inip çı­kan kağıtlar basmak yerine, üniversal bir kredi kartı çı­karırlar, adına da Zimmet Kartı derler. Duydunuz mu? Bu küçük kartı alıp dünyanın herhangi bir yerine gidebilir, nereye kartınızı basmak i sterseniz oraya basarsınız. Herkes bunu mem­nuniyetle kabul edecektir. Ancak, bu kartın doğurduğu ufak bir problem var -özgürlüğünüz ve mahremiyetin izle ilgili ufacık bir problem . . . Bu karta sahip olan kişi hakkındaki her şey biline­cektir. Satın aldığınız her şey, gittiğiniz her yer biline­cektir. Yaptığınız her şey bilinecektir! Bunları gizli tut­ma özgürlüğünüz artık olmayacaktır; çünkü bu kart ol­mazsa ne bir şey alabilecek ne de bir şey satabileceksiniz. Alışık olduğunuz alım satım aracı, yani dolar ve sent or­tadan kaldırılacaktır. Herkesin bir numarası olacaktır. Her numaranın bir dosyası olacaktır. Hizadan çıkan her­kes yola getirilecektir.
Reklam
283 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İsa'yla Birlikte Yürüdüler
İsa'yla Birlikte YürüdülerDolores Cannon
0/10 · 2 okunma
D: Bence rahipler muhtemelen senden korkuyorlardır. Her şeyi kendi yöntemleriyle yapmak istiyorlardır. M: Evet. Bence bu adamlar her ne kadar spiritüel lider pozisyonuna gelmiş olsalar da, Yasa Kitapları’na harfi harfine riayet ediyorlar. Bilgiyi ya da Tanrı’nın hediyesi olan kalbin hissettiklerini kullanmıyorlar, sadece yazılı sayfalardan okunabileni kullanıyorlar. Ve benimle paylaşılmış olan ve benim diğerleriyle paylaşmam şart olan bilgi, ezoterik türden. Bundan hoşlanmıyorlar. Bir şekilde bundan korkuyorlar, ama daha da ötesi- bunun Yasa’nın tamamlayıcısı olduğunu anlamıyorlar. Bunu spiritüelliğin önemsiz, adeta düzensiz bir yönü olarak görüyorlar. Bunun bir kadının zihninde esaslı bir şekilde var olduğunu düşündüklerine inanıyorum, çünkü bu mantıklı düşünmekten ziyade, hissetmek, sezmek ve ruhun bilişidir. Ah, onların kuralları! D: Ne tür kurallar bunlar? M: Her şey için kuralları var. Kalbin içine bakmak yerine her şeyi Kitap’ta arıyorlar.
M: Rahipler... (tereddüt etti -açıklamakta zorlandı). Bu benim hiç hoşuma gitmiyor. Onların davranışları, öğretileri. Çok dar görüşlüler. Çok kötüler. Onlar ışıktan değiller. Hatta hakikatten yana bile değiller. Onlar insanları Tanrı ile olan deneyimlerinden uzak tutuyorlar. O, ulaşılması çok zor olan uzak bir yerde değil. Bize kızgın değil. Kurban olarak güzelim hayvanları öldürmemizi istemiyor. O, aldığımız her nefeste bizimle. O bizim bir parçamız. O, içimizde yaşıyor. Bizler Tanrı’nın fiziksel formuyuz. Biz O’ yuz. O, bizim erişemeyeceğimiz uzak bir şey değil. Bizler değersiz ayak takımı değiliz. Her birimiz kutsalız, her birimiz bu inançlara ve kutsallığın özüne sahibiz. Öylesine üstü kapatıldı ki, parlayamıyor. (Tüm bunları usul usul, ama çok vurgulayarak söyledi.) Çok moral bozucu. Çok fazla fikirlere sahip olduğumu ama öğretemediğimi hissediyorum. D: Belki de ben bu yüzden geldim. Bana öğretebilirsin ve bu da sana yardımcı olacaktır, böylece kendini çok kısıtlanmış hissetmeyeceksin. Peki rahipler insanlara bu inançları mı öğretiyorlar? M: Bu kulağa çok yüce geliyor. Sıradan insanların çok üstündeymişler gibi. Sanki sıradan insanlar rahipler olmadan doğrudan Tanrı’ya ulaşamazlarmış gibi. Onların rolü budur, ama bu, insanları Tanrı’nın kendi içlerinde olduğunu bilmekten uzaklaştırır.
Ali
Bir kitabı okumaya başladı
Evren Avucunda
Evren AvucundaChristophe Galfard
8.9/10 · 649 okunma
2.943 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.