Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Galgenfrist
Galgenfrist
@Borjgali
Zihinsel özgürleşme toplumsal kurmacaya kendini bir alternatif olarak önermek iddiasındadır. 
Jacques Ranciere
Modern Keşiş
Lise Mezunu
İstanbul
Ordu, 1992
411 okur puanı
Ekim 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Bu kitapta AKP'li eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında derin ve karanlık ilişkilere dair bilgiler içeren çok önemli detaylar mevcut.
AKP'li iş adamı Sadullah Alagöz'ün 17 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz etmesi, buna rağmen onun korunması ve Süleyman Soylu ile ilişkileri var.
Süleyman Soylu'nun Suriye'de
Filistin Benimdir!
Kitapçıda gezinirken Hüsnü Mahalli’nin Filistin Benimdir kitabını gördüm ve satın aldım. Kitabı okumaya başladıktan birkaç gün sonra Hamas İsrail’e saldırdı ve Filistin-İsrail Savaşı çıktı. Bir yandan bu yoğun gündemi takip ettim, diğer yandan da bu kitabı okudum. Gündemi takip etmemden dolayı kitabı bitirmem uzun sürdü.
Hüsnü Mahalli Hoca bu
Türkiye'deki Suriyeli Çete: 515 Haşimi
515 Haşimi, Türkiye’de faaliyet gösteren Suriyeli bir çetedir. Türkiye’deki liderleri ise Şeyh Ahmet Turabi’dir. Kendisi şu an Sakarya’nın Serdivan ilçesinde kendisine tahsis edilen bir villada yaşamaktadır. Bu adam aynı zamanda Türk vatandaşlığı almıştır.
Bu çete son derece Arap milliyetçisi ve Türk düşmanı bir çetedir. Bu çetenin liderleri 515
Okur Takip Önerileri
Bu kitapta Primo Levi'nin II. Dünya Savaşı esnasında Nazilerin oluşturduğu toplama kampındaki tecrübeleri vardır. Hepsi gerçek hayatta yaşadığı olayları anlatır.
Kitabın yazarı Primo Levi, II. Dünya Savaşı döneminde İtalya'da faşist Mussolini yönetimine karşı direniş gösterirken, Nazi Almanyası'nın askerleri tarafından
Libya'nın eski lideri Muammer Kaddafi, birçok yönüyle anılan biriydi. Filistin davasına destek vermiştir. Aynı zamanda Mali'nin kuzeyindeki Tuareg isyancılara destek vererek Azavad bölgesini bağımsız kılmaya çalışmıştır. Bununla birlikte Sierra Leona'da Fodey Sankoh'nun savaş suçuyla anılan örgütü RUF(Revolutionary United Front)'a destek vermiştir.
Diğer yandan Çad'ı işgal ederek burada Libya'nın gücünü pekiştirmeye çalışmıştır. Çad Savaşı'nda ise onu deviren Halife Hafter tam da burada esir düşüp Amerikan ajanı olmuştur.
Muammer Kaddafi'nin Türkiye ile olan ilişkilerine gelirsek, 1974 Kıbrıs Savaşı'nda Türkiye'yi destekleyip uçaklar dolusu silah ve yakıt göndermiştir. Tam da o dönemlerde Yom Kippur Savaşı nedeniyle yakıt ambargosu vardı. Diğer yandan bu da yetmezmiş gibi Amerika Türkiye'ye ambargo uygulamıştır.
Kaddafi'nin Türkiye ile olan ilişkilerinin devamı kötü seyretmiştir. Batılı ülkelerin Libya'yı bombalamasına Turgut Özal döneminde Türkiye destek vermişti. Bu bombardımanlarda Kaddafi kızını kaybetmişti. Buna çok öfkelenen Kaddafi Türkiye'ye karşı PKK'ya ve ayrılıkçı Kürtlere sözlü destekte bulunmuştu. Türkiye'yle ilişkiler ise daha sonra normal bir hâl alıp eski rayına otursa da 2011'de Fransa'nın başını çektiği NATO kuvvetlerine Türkiye de destek verdi ve Kaddafi linç edilerek öldürüldü ve rejimi sona erdi. Bahsi geçen kitap Kaddafi muhalifi bir yazarın eseri. Kaddafi Libyası hakkında bilgi almak isterseniz tavsiye ederim.
Hinduizm'deki avatar inancına dair son derece doyurucu bir doktora tezi.
Hinduizm'de avatar inancı, Tanrı Vişnu'nun yeryüzünde kötülük görüp bir insan ya da hayvan suretinde tecessüm etmesiyle insanları doğru olana yönlendirmeye çalışmasına denir.
Hinduizm'de toplam 10 avatar vardır. Bunlar:
Matsiya (Balık), Kurma (Kurbağa), Varaha (Yaban domuzu), Naraşima (Yarı aslan yarı tanrı), Vamana (Cüce), Paraşurama (Baltalı Rama), Rama, Krişna, Buda ve Kalki.
Ancak bu son avatar olan Kalki henüz gelmemiştir. Hindular Kalki'nin karanlık çağ olan Kali Yuga'da geleceğine ve dünyayı düzelteceğine inanmaktadır.
İlk avatar olan Matsiya bir balıktır. Onunla ilgili kıssalar Nuh Tufanı'nı andırmaktadır. Matsiya Manu adındaki bir adama tufan olacağından ve gemi yapması gerektiğinden bahseder. Tufan gerçekleştikten sonra ise Matsiya Manu'ya yardım etmiştir.
Varaha gibi domuz avatar vardır.
Paraşurama gibi sert avatarlar vardır ki elinde baltası ile tasvir edilir. Din adamlarının ineğini çalan bir kralın kafasını keser. İffetsizlik yapan annesini öldürür. Kşatriyalar ve Brahminler arasında süren kast savaşlarında en ön saftadır.
Hindistan'da Arya Samac gibi avatar inancıyla Hinduizm'deki putları inkâr eden reformist dinler de vardır. Sadece tek bir tanrıya inanırlar.
Kısacası avatar inancı nedir ne değildir öğrenmek istiyorsanız bu eseri okumalısınız.
Hinduizm 4000 yıllık tarihiyle çok eski Vedik bir dindir. Tanrısı Brahma'dır. Vişnu ve Şiva gibi tecellilere sahiptir. Tek tanrılı bir dindir. Bu tanrı Brahma olarak yaratır, Vişnu olarak hükmeder, Şiva olarak yok eder. Buna trimurti denir.
Hinduizm'de aynı zamanda enkarnasyon (hulûl) inancı da bulunmaktadır. Bu inanca göre
İslami Cihad örgütü, İsrail'e karşı mücadele eden Filistin'deki Gazze merkezli bir yapılanmadır. Gazze'nin Şucaiye bölgesi merkezleridir. İslami Cihad yapılanması, 1979 İran İslam Devrimi'nden etkilenmiştir. Örgütün kurucusu Doktor Fethi Şikaki, İmam Humeyni'nin en yakın dostuydu. İslami Cihad, İran'dan hem parasal
Bu İngilizce kitapta Bosna Savaşı sırasındaki Yunanistan ile Sırbistan ilişkilerine değinilmektedir. Yunanistan'ın, Ortodoks Hıristiyan bir ülke olması nedeniyle Sırbistanla müttefiklik ilişkisi bulunuyordu. Yunanistan NATO'ya üye olmasına rağmen NATO'nun Bosna'da bombalayacağı Sırp mevzilerinin bilgisini Sırplara önceden veriyordu. Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç, Ortodoks Hıristiyan keşişlerin bulunduğu Yunanistan'daki Athos Dağı'nı sık sık ziyaret ederdi. Üstelik komünist bir dinsiz olmasına rağmen. Bundaki neden Sırp-Yunan ilişkilerine önem vermekti. Üstelik Bosna'daki Srebrenitsa bölgesinde Yunan askerleri de vardı. Sırplara yardım için gelmişlerdi. Bosna Sırp Cumhuriyeti Başkanı Radovan Karaciç'in Yunan askerleriyle fotoğrafları da bulunuyor. Bilindiği üzere Srebrenitsa'da 8 binden fazla Boşnak Müslüman Sırplar tarafından öldürülerek soykırıma tâbi tutulmuştu.
Unholy Alliance: Greece and Milosevic's SerbiaTakis Michas · Texas A|M University Press; 1st edition · 20021 okunma
CIA, Amerikan dış politikasının öncü kuruluşlarından biridir. Amerikan dış politikasının truva atıdır adeta.
CIA adından en çok Soğuk Savaş döneminde söz ettirmiştir ve birçok üstü örtülü operasyonlara imza atmıştır. Bunlardan bazıları;
- İran'da petrolleri millileştiren Muhammed Musaddık'ın CIA destekli Ajax Operasyonu ile devrilmesi.
- Guatemala'da Devlet Başkanı Jacobo Arbenz Guzman'ın Amerikan şirketi United Fruit'i kamulaştırmasından sonra CIA operasyonuyla devrilmesi.
- 1961'de Amerika'nın Kübalı göçmenleri toplayarak CIA'in Fidel Castro'yu Domuz Körfezi'ne yaptığı çıkarmayla devirmeye çalışması.
- Şili'de başa gelen sosyalist lider Salvador Allende'nin CIA desteğiyle devrilip başa diktatör Pinochet'nin getirilmesi.
- Zaire'de Sovyet yanlısı Patrice Lumumba'nın CIA desteğiyle devrilmesi ve öldürülmesi.
- CIA'in Kuzey Vietnam'a karşı Güney Vietnam'a devamlı desteği.
Kısaca bu maddeler gibi birçok konu başlıkları var.
CIA Soğuk Savaş'tan sonra Amerika'nın kendisini süper güç ilan etmesiyle yeni düşman olarak radikal İslamcıları (Neo-Selefileri) bulmuştur.
Onlara karşı mücadelesinde ise waterboarding gibi türlü işkence yöntemleri kullanmıştır. Obama döneminde ise bu işkenceler yasaklanmıştır.
Amerika radikal İslamcılığa karşı mücadele ederken Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı devirmek uğruna taraf ayırmadan birçok muhalif örgüte silahlı destek verdi ve bu da Nusra Cephesi gibi El-Kaide türevi örgütlerin büyümesine neden olmuştur.
Taras Bulba, Ukraynalı bir Slav Kazak babadır. Oğulları ise Andri ile Ostap'tır.
Taras son derece geleneklerine bağlı savaşçı bir kişiliktir. Rus damarı için hayatını feda edecek derecededir. Ukrayna tarih boyunca Lehistan (Polonya) ve Ruslar arasında bir mücadele alanı olmuştur. Kazaklar ise Lehlere karşı Rusların sınır muhafızlığı görevini görmüştür.
Bu romanın yazarı Nikolay Gogol da Ukraynalı bir Rustur.
Taras Bulba oğlu Andri ile Ostap'ı çok sever.
Ancak oğlu Andri bir Leh grandükünün kızına âşık olur ve oğlu adeta Rus damarından vazgeçerek ruhunu satar. Bu ise bir baba ile evlat çatışmasını meydana getirmiştir.
Bu romanda bir insanın ait olduğu kültür, aile ve aşık olduğu kadının düşman kültürü ikilemi vardır.
Diğer yandan Taras'ın oğlu Ostap için fedakârlığı da yürek yaralayıcı. Taras âdeta iki oğlundan da imtihan olur.
Bu romanın filmini Rusya Kültür Bakanlığı çekmiştir. İzlemenizi tavsiye ederim.
Taras Bulba ve Mirgorod ÖyküleriNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2010383 okunma
İnsan beyni neden bir Tanrı'ya inanır? İnsanlık tarihi boyunca Tanrı inancının toplumların kültürüne dahil olmasıyla birçok medeniyetler kuruldu. Tanrı'ya inanmak bireyler üzerinde ölümün korkunç gerçekliği ve hiçleşmeye dair onulmaz sancıya dair gelişen bir refleks midir?
Maymun atalarımızdan 50 milyon yıl önce australopitecus ile evrimleşme sürecimizde homo habilis ve homo erectus ile daha zekileşen hominidleri gördük. Ancak onların bir inanç geliştirebilecek otobiyografik bellekleri yoktu. 1.8 milyon yıl önce Afrika'yı terketip dünyaya yayılan homo erectus alet yapmayı öğrendi, ateş kontrol edildi, daha fazla et yenildi ve zekâ gelişti. Böylelikle neandertaller, cro magnonlar ve homo sapiensler gibi insan türleri ortaya çıkmıştır. Varolan tehdidi algılama, ölüme dair yok olma bilinci geliştirme biz insanlar ile mümkün olmuştur. Bununla birlikte neolotik toplumun gelişmesiyle tarım toplumu kuruldu, buzul çağı sona erdi, hayvanlar evcilleştirildi, tarım toplumundan dinin insanları örgütleyebileceği şekilde toplumsal kültler ortaya çıktı. Zamanla ise ilahi dinler ortaya çıkmıştır. Dine inanmada beynimizin temporal lobundan tutun amigdalasına kadar birçok bölge faaliyet göstermektedir. Meditasyon halindeki bir keşişin prefrontal korteksinin devreye girmesine kadar birçok konu başlıkları kitapta mevcut. Güzel bir kitap. İnanan ve inanmayan herkese tavsiye ederim. Son derece nesnel bir eser.
Bu kitap, Yemen'in siyasi yakın tarihi hakkındaki ilk kitaptır. Kuzey Yemen'de 1962-1970 yılları arasında iç savaş vardı. Kuzey Yemen İç Savaşı'nda 100 bin insan ölmüştür. Bu iç savaş Cemal Abdunnâsır Mısır'ı tarafından desteklenen cumhuriyetçiler ile Suudi Arabistan ve Körfez krallıkları tarafından desteklenen monarşistler
Laiklik, Üçüncü Fransa Cumhuriyeti döneminde eğitimin kurumsal anlamda kiliseden ayrılmasıyla güçlü hale gelmiştir.
Fransa'da eğitim, dini içeriklerden sterilize edilmiştir. Sadece çocuklarına din dersi verdirmek isteyen ailelerin çocuklarına haftada bir gün din dersi verdirme hakkı bulunuyordu. Sağcılık ve solculuk terimleri,
Nedendir bilmem ama Cioranla çok ortak yönüm var. Bu yüzden kitaplarını satın aldım ve okumaya başladım. Bu kitap Cioran'ın röportajlarından oluşmaktadır. Hayatım boyunca Cioran gibi hep karamsar düşlerim oldu. Karamsar olmakla hep yerildim, yeri geldi arabesk olmakla bile suçlandım! Cioran hayatı boyunca benim gibi bir işte çalışmayı sevmemiş. Tam bir müzmin tembel ve eylem karşıtı. Sadece Romanya'da bir sene kadar felsefe öğretmenliği yapmış. Bunun dışında tamamen işsiz yaşamış. Üniversitenin yemekhanesinden neredeyse bedavaya yemek yemek için yıllarca üniversitede kayıtlı bulunmuş. 40 yaşına geldiğinde ise sadece 27 yaşına kadar olanlar yemekhaneden faydalanabilir kuralı çıkınca bir anda cennetinin karardığını söyler. Cioran bir Balkanlı olması hasebiyle kendisini Bogomillere ve gnostiklere benzetir. Bir yönüyle doğum karşıtlığıyla onlara benzemektedir. Hayata karşı acı perspektifiyle olan bakış açısı bunu tamamlar. Nitekim Cioran bir tanrı tanımazdır fakat kendisini dinsiz olarak tanımlamamaktadır. Bogomillere göre dünyayı Şeytan yaratmıştır. Merhamet sahibi mutlak bir Tanrı görememektedir. Cioran kendisini defalarca kez bir Budist olarak tanımlamış olsa da, öfkeli kişiliği nedeniyle Budistliğinden şüphelenmiştir. Bir Ortodoks papazın oğlu olarak her zaman dinlere karşı ilgisi olmuştur. Dinlere ve edebiyata karşı olan ilgisi belki de felsefeden mutlak bir cevap alamamış olmasından olsa gerektir. Edebiyatta duyguların tercümanlığında öncül isim olarak ise Dostoyevski'yi görmektedir. Bilmiyorum, ben de bu tembel ömrümü Cioran kadar uzun tamamlayabilecek miyim...
