Kendine bile inanmayan bir adamım ben artık mualla!
Tanrı var mı? yok mu?
Nerededir derdi nedir?
Felsefik takılma şimdi ben kendime salıncak yapmışken alkolik efkarlanışlardan
Sallanıyoruz bak fena mı
Sen kucağımda
Hayalden falan
Saçlarını da okşarım birazdan
Ellerini de tutarım hatta
Kendine bile katlanamayan bir adamım ben artık mualla!
Anlayacağın yürekten yedik yiyeli façayı
Hani o ilk aşk dokunuşundan;
Yani geç gelince yeni yetmelik ağıran saçlardan
Sen kurtulursun aslında kırklanırsan da
Olsa olsa teneşir paklar beni
Sonrasında kırkımdan!
demiştim ya sana artık ben varım diye
Artık yokum.. İstediğin gibi davranabilirsin ellerim sarılmıyacak sana uyurken bak yokum
Kendini anlatmıştın ya bana ağlayarak erkek milleti işte iki damla göz yaşına tav olur
Yine de koş gel ve kader neyse boşver kötü hissediyorum kendimi
Hala cevap bulamadım biliyor musun soruyorum deydimi diye?
Belki şimdi gülersin ama değdi çünkü 2 saatte olsa mutlu olmak güzeldi
Bulunmak istemediğim yerlerde bulundum belki ama onca yola yorgunluğa uykusuzluğa rağmen değdi
Gözlerine bakmama dudaklarına saçlarına dokunmama ellerini tutmama her şey değdi
Ve olgunluk herşeye rağmen hala kötü birşey konuşturtmayıp canın sağolsun diyebilmektir!
Uyandım benim miydin gidecek olsan yada gideceğini bilseydim sence gelir miydim?
Birazcık anlamaya çalışsaydın ölür müydün bi günlük bir rüya olduğunu bilseydim sence görür müydüm seni?
Bilmediğin görmediğin gitmediğin yerlerde benim için kalır mıydın uykusuz kalır mıydın?
Bunca gündüz bunca gece kalsam da aklına gelir miydim aynı gündüz ve gecelerde
Hiç sanmıyorum bu gece benim için çalsın ayrılığa dair bütün çanlar
Boşver unut gitsin nasılsa miyonlarca canan için milyonlarca can var
Şuan an kaşlarımı telefonuma çatıp, düşünüyorum da attığın mesajları bakıp bi daha denemem
Her ne olursa olsun 2 saat önce göğsümde yatırdığım birinden 2 saat sonra nefret edemem
Yine de canın sağolsun istemediğini nerden bilebilirdim ki bi bok hissetmediğini
Kısa da olsa senle gelen güneşli günlerin yerine artık gök yüzünü kara bulutlar kapladı.
Ve aklımda hala sen ve diğer elimde plastik bir çay bardağı
Kucağımda ise beni görmek istemeyip başkasıyla gönderdiğin o bilgisayar çantası
Gelecek, onu görene kadar şekilsizdir. Bir parayı havaya attığında iki olası gerçek vardır, birinde para yazı gelir, diğerinde tura, ama sen görene kadar ikisi de değildir.
Hayattaki aşırı düzensizliğin başlıca nedenlerinden birisi herkesin hayatta iyi bir düzen kurmaya çalışması, fakat hiç kimsenin hayatın kendisini düzene sokmak istememesidir.
“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna”
gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle
sen koktukca düşümde görüyorum onu
düşümde, yani her yerde
yüzü sararmış, titriyor dudakları
şakakları ter içinde
tam alnının altında masmavi iki ateş
iki su
iki deniz bazan
bazan iki damla yaz yağmuru
mermerini emerek dağlarının
şiirler söylüyor gene
ölümünden bu yana yazdığı şiirler
kızaraktan birtakım şiirlere
büyük sular büyük gemileri sever çünkü
ve odur ki büyüklük
şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse
o zaman ölünce de şiirler yazar insan
ölünce de yazdıklarını okutur elbet
ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi
yaşamanın herbir yerinde.
Edip Censever - Gül Kokuyorsun
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte
seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem,
cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz,
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz"
Cemal Süreyya - Sevgilim ben şimdi