Yağmur yağdığında yağmur damlasını, kar yağdığında kar damlasını hissettiren çok büyük bir yazarın kitabını okudum. Savaşın ağır yükünü, erkekleri savaşa gitmek zorunda olduğu için yarım kalan, hasat edilmeyi bekleyen buğday tarlalarını anlatarak içimize işleyen bir yazarın kitabını okudum. Eşini, üç oğlunu ve gelinini yitiren bir ananın, yüreğinin dağlandığı halde nasıl da direndiğini okudum. Askere giden oğlunu bir an olsun geçip giden trende görmek için saatlerce istasyonda bekleyip, trenin arkasından koştuğu sahneyi unutamayacağım. Bazı şeyleri okuması bile çok çok ağırken bunları yaşayanları düşünmek tarifsiz bir acı. Varol Cengiz Aytmatov.
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,2bin okunma
Maysalbek tren istasyonuna gelmemi istiyordu, beni görmek istiyordu! Koştum, ter içinde kaldım. Seni görmek için bin kilometre koşarım ben, kanatlanırım da gelirim! Ah analar...analar..
Sipariş verdiğim kitapların gelmesini beklerken geçirilecek bir-iki günde vakit geçirmek için aldığım bir kitaptı. İsminin vadettiğini, içeriğinde bulabildim mi? Kesinlikle hayır. Peki bu kısa kitaba 1 puan verme sebebim, isim-içerik tutarsızlığı mı? O da hayır. Maalesef şu ana kadar okuduğum en berbat kitaplardan biriydi. Sırf yarım bırakmamak ve burada okumayı düşünen varsa yardımcı olabilecek kadar yorum yazmak için bitirdim. Yazar kendi yazdığı kitabın konusuna o kadar güvenmemiş ki birden kendimizi yaşlı bir adamın cinsel öğelerle bezeli çapkınlık hikayelerinde ve çok yüzeysel diyaloglarda buluyoruz. Sonra bununla da yetinmeyip aynı yaşlı adamın eşcinsel deneyimlerine bizi götürdüğüne tanıklık ediyoruz. Evet konu "bir göletin kirletilmesi", bunu tekrar hatırlatıyoruz kendimize çünkü alakasızlık seviyesinin dibe vurduğu kitapta olaylar bizi otobanda unutulan bir bebeğe kadar götürüyor. Konuların birbirinden kopukluğuna bir noktada tamam be diyerek devam edebiliyoruz belki ama yazarın o küçük akıl dünyasında ahkam kesmesine tahammül edemiyoruz. Bir örnek: Plajda güneşlenen yaşlılarla "kıyafetleriyle oturuyorlar ve çok güzel bir gün geçirdiklerini düşünüyorlar" diye güya alay etmesi. Sonra yazar "konu göletti galiba ya" diyerek bir meclis oturumunda garip garip deneysel detaylar vererek "bakın göletle de ilgili birşeyler yazdım" diyor okurlarına. Söyleyecek bir söz bulamıyorum, lütfen alıp okumayın..
Uzun zamandır bu kadar orijinal, bu kadar güzel yazılmış bir kitap okumamıştım. Keşke biraz daha uzun olsaydı diyorum. Kitap bir anda küçük bir Fransız filmi olarak akıp geçti gözlerimin önünden. Yazarın diğer kitaplarını da okuma listeme ekliyorum.
6.27 TreniJean Paul Didierlaurent · Can Yayınları · 2017998 okunma
Bu kitabı alırken hayal ettiklerimle okurken bulduklarım örtüştü mü? Beklentimi fazlasıyla karşıladı diyebilirim. 700 sayfalık bir kitabın akıcı ve sürükleyici olmasının üstesinden bazı yazarlar gelebilir ama hayal gücüyle gerçekliği üst üste bindirmeyi Stephen King gibi ustalar sağlayabilirdi. Bundan sonrası spoiler alert dostlar....
Kitabın ilk
"Hey!" diye bağırdı biri. "Siz dışarıda ne yapıyorsunuz? Sadece ilk settekiler gelecek!"
Ammit ve Iota durdular. Hepimiz durduk. Ammit gayet kafası karışmış bir sesle, "Bu sefer hepimiz çıkmayacak mıydık? Majestelerini selamlamak için?"