Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çağdaş Danacı

Çağdaş Danacı
@Cagdasdanaci
Sıkı Okur
“Burada çalışmak için deli olmak zorunda değilsiniz ama faydasını görürsünüz.”
Reklam
Çocuk babasına demiş ki, “İmdat! Durduğum yerde daireler çiziyorum.” Babası cevap vermiş; “Çeneni kapa yoksa diğer ayağını da yere çivilerim!”
Sigaraları severim Bayan Taggart. İnsanın ateşi elinde tutması fikri hoşuma gider. Tehlikeli bir kuvvet olan ateş, insanoğlunun elinde evcilleştirilmiştir. İnsanın yalnız başına oturup sigarasının dumanına bakarak düşünmesini sık sık merak ederim. Böyle zamanlardan ne büyük şeyler çıkmıştır. İnsanoğlu düşünürse zihninde bir noktada ateş parlar. Elindeki sigaranın ateşi de bunun bir ifade biçimidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Soru soran insanlar en tehlikeli olanlardır hep. Bazen bir soruda, bin cevaptan daha fazla patlayıcı madde bulunur.
İyi bir şeyi yok etmek, ya da sizin söylediğiniz gibi yakmak bazen bir gereksinimdir. Olur böyle şeyler.
Reklam
Ülkeler, coğrafyaları yada kültürleri yüzünden değil, gücü ve zenginliği devleti yönetenin elinde toplayan, huzursuzluğun anlaşmazlıkların iç savaşın yolunu açan sömürücü kurumların mirası yüzünden başarısızlığa düşerler.
Kapsayıcı siyasal kurumlar özgür basının gelişmesine olanak tanır; buna karşılık özgür basın da geniş kesimlerin kapsayıcı ekonomik ve siyasal kurumlara yönelik tehditlerden haberdar olmasını ve bunlara direnebilmesini kolaylaştırır. Oysa sömürücü siyasal kurumların, mutlakıyetçiliğin ya da diktatörlüğün söz konusu olduğu koşullarda böylesi bir özgürlük imkansız hale gelir.
Saygıyı, sevginin olması gereken yerdeki boşluğu saklamak için uydurmuşlar.
Bugün Venedik'in tüm ekonomisi, biraz balıkçılığın dışında, turizmden ibaret. Venedikliler ticaret yollarına ve ekonomik kurumlara öncülük etmek yerine pizza ve dondurma yapıp yabancı kafileler için renkli camlar üflüyorlar.
- Ama vakit nakittir, bunu unutuyorsunuz dedi Albay. - Hangi vakit! Öyle zaman olur, koca bir ayını elli kapiğe verirsin; öyle zaman olur bir yarım saati kaç para versen alamazsın.
Reklam
Belki de sahip olduğum şeylere sevindiğim, sahip olmadıklarıma da üzülmediğim için mutluyum.
Hayattan memnun mutlu bile olsak, belleğimiz bizleri üzgün üzgün geriye doğru bakmaya zorlar.
Ne yazık ki en büyük sınav, daha doğrusu yegâne sınav sevilen varlık kaybedildiğinde verilir.
Hayatın bütün raslantılarında bize rehberlik eden içgüdüler vardır.
Düşünce zihnin, hayal hazzın ürünüdür. Düşüncenin yerine hayali koymak yemeğe zehir katmaya benzer.
İnsanlar birlikte içmeden tanışmış sayılmazlar. Bardağını boşaltan yüreğini de boşaltır.
Reklam
Acı çekmek bir değer değildir, yalnızca insanın acıya karşı verdiği savaş bir değerdir.
İnsan yaşamak için hayatında üç şeyi yönetici değer olarak kabul etmelidir. Mantık - Amaç - Özsaygı. Mantık onun tek bilgi aracıdır. Amaç, o araçla elde edeceği mutluluğun seçimidir. Özsaygı da, kendi aklının düşünebilme ehliyetine sahip, kendi kişiliğinin mutluluğa layık olduğundan ihlal edilmez biçimde emin olmasıdır. Bunun anlamı da, yaşamaya layık olmak demektir.
Bence çok komik. Bir zamanlar insanlar, birisi çıkıp bilinmeyen sırlarını etrafa açıklar diye korkarlardı. Bugünlerde, herkesin bildiği bir şeyin yüksek sesle söylenmesinden korkuluyor.
Yalnızlığın çaresi, etrafımızı daha çok insanla doldurmak değildir. Yalnızlığın çaresi, kendini bilmektir.
Hiçbir şey, pes etmeyen ufacık bir umuttan daha güçlü değildir.
Yazmak, buz tutmuş kaygı birikintisini, gerçeğin parlak ışığıyla eritebilir.
Reklam
Deniz fenerleri adalarda oradan oraya koşturup kurtaracak gemi aramaz. Tek yaptıkları, öylece durup ışıldamaktır.
Can simidi gibi bir şey aşk. Kendini çok yalnız hissediyorsun, bir kadına ihtiyacın oluyor, bir sürü kadınla uyuyacağıma bir kere de sevdiğim kadınla uyuyayım diyorsun. Yine bar filozofu durumları… Bunların hepsi, yalnız hissetmekle ilgili.
Kadınlar genel olarak kendilerini senin kollarına atmayı ne kadar arzulasalar dahi, bu arzuyu inkar etme, ürkmüş gibi yapma eğilimindedirler. Çünkü yalanlar, yeminler ve vaatler aracılığıyla kandırılmaya ihtiyaç duyarlar.
Reklam
Tek tek yoksullara belki acınır. Ama bir millet fakir olunca, bütün dünya hemen o milletin aptal, kafasız olduğunu; tembel, pis ve beceriksiz bir millet olduğunu düşünür ilk. Onlara acınacağına gülünür; kültürleri, töreleri, adetleri gülünç bulunur. Daha sonra bazen bu düşüncelerinden utanırlar da gülmeyi bırakıp o milletten göçmen işçiler yerleri siliyor, en berbat işlerde çalışıyorlarsa, isyan etmesinler diye onların kültürlerini ilginç buluyormuş, hatta eşit gibiymişler gibi bile davranırlar.