"Başka insanların yüzüne bakabilmek için önce kendi yüzüne bakabilmelisin. Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır."
1930 lu yıllarda Amerika'nın güneyinde yaşayan avukat bir baba ile iki çocuğunun mahalledeki öyküsünü , 9 yaşındaki kız çocuğu Scout'un gözünden okuyacaksınız bu kitapta.
Baba karakteri mükemmel, çocuklar inanılmaz sağduyulu çocuklar.
Kitap oldukça yalın bir dile ve oldukça akıcı bir anlatıma sahip. Bir çocuğun dilinden bu kadar samimi bu kadar içten tertemiz anlatılabilirmiş bu kitap.
Özellikle o dönemde geçen bir zenci davasını da kitabında işleyen Harper Lee, siyah-beyaz insan çatışmasına geniş bir yer veriyor. Irkçılık, sınıf çatışması, çocuk yetiştirmek ve insan olmak, özünde iyi bir insan olmak..
Kitap bitti, damağımda çok yumuşak hüzünlü bir tat kaldı.
Kendi küçüklüğümü ve babamı , çocukluk anılarımı , babamla sohbetlerimizi canlandırdı gözümde...
Biri yorumunda herkesin evine böyle bir baba gerek yazmış, ne mutlu ki ben o babanın hayat görüşü ile en az Scout'un etkilendiği kadar güzel bir çocukluk dönemi geçirdim..
İyi okumalar dilerim.
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 202072,1bin okunma
Birinin kötü olduğunu düşündüğü bir şeyle seni nitelendirmesi hiçbir zaman hakaret değildir. O kişinin ne kadar zavallı olduğunu gösterir, seni incitmez.
Basit bir sır öğrenirsen her türlü insanla anlaşman kolaylaşır. Bir insanı anlayabilmek için, o insanın baktığı açıdan bakmayı becerebilmelisin...
Kendini onun yerine koyup herşeyi onun gördüğü gibi görmelisin
"Biliyor musun, bu buhar ve yapmacık çağında herşeyi hoş görebilirim , bir şey dışında: yobazlık."
"Hristiyanlık barbarca imge karşısında ayın yapmak, onu yukarı asarak günahlardan kurtulmak değil ; asılı duran adamı indirmek, acılarından kurtarmak, mutlu bir dünya kurabilmektir."
"...şu kalp, bildim bileli
Nice sevilmiş
" En iyisi pencere olmak. Çünkü her pencere bir yanıyla içeriye bakıyorsa, bir yanıyla da dışarıya bakar."
"Onlar birer uyurgezer gibi geçer giderlerdi güzelliklerin yanından. Ya da kafalarına taktıkları başka bir güzelliğin peşinden koşarken, onun uğruna, birçok güzelliği de ayaklarının altına alıp hiç farkına varmadan acımasızca ezerlerdi."
Ege'nin Beşparmak dağlarındaki bir ormanda yaşamını sürdüren Gürgen ağacımızın dilinden anlatılıyor öykümüz. Tüm ağaçların hayali eğilip bükülmeden, kesilmeden dimdik tüm heybetleri ile ormanda salınarak büyümek. Ama acımasız insanoğlu her gün bir arkadaşlarını kesiyor ve tüm ağaçlar kesilen ağacın akıbetini merak ediyorlar. Odun olup yakılmaktansa bir marangoz elinde daha iyi bir kadere sahip olmak istiyorlar. Bizim gürgen ağacımızın sonu nasıl oluyor görelim bakalım.
Çocuk kitabı sansam da içerik ve metinler tam bir yetişkin öykü kitabı, zira bir çocuk kitabı olmak için çok sarsıcı.
İnsanoğlu zalim, düşüncesiz ve ne yazık ki çoğu şeyin kaderi kendi kaderi dahil onun elinde, güzel bir kitaptı. Tavsiye ederim.
Ve ayrıca illüstrasyonlar çok iyiydi. Metinlerle çok uyumlu hatta bazen bölüm sonlarında soluk almak istediğinizde uzun uzun illüstrasyonları izleyebilirsiniz.
İyi okumalar...