Mario Levi ile Karanlık Çökerken Neredeydiniz adlı, seksen darbesini ve yitip giden insanları anlattığı romanıyla tanışmıştım. Dilinin büyüsü, karanlıkta kalmış insanları anlatırken her biriyle hemhâl oluşu, yitip giden bir devrin geriye dönemeyen dönse de eskisi gibi olamayan insanları anlatışındaki inceliği hâlâ okuduğum en güzel Kitaplar arasındaki yerini koruyor. Bazı kitaplar kalbe dokunur. Aslında “Yanlış Tercihler Mahallesi” de o buruk kitaplardan. Kıyıda köşede kalmış insanların çaresizliği, hakikatin ardına gizlenen binbir suret ve siret, gitmek isteyip de hiçbir yere gidemeyen insanların omzundaki o ağır aksak tükeniş... Vazgeçmiş kadınların yorgunluğu, anne baba yoksunluğu, ilk aşkın bıraktığı o derin iz, velhasıl hamuru kederle yoğrulmuş bir mahalle. Her bir karakter başka bir drama açılırken bir diğerinin hikayesindeki asli yerini alarak selamlıyor okuru...Okurken gerçekten yoran ama buna değen bir kitaplardan. Mario Levi ile sadece bilinç akışını yoğun kullandığı kitaplarda anlaşamıyoruz:) Gerçek bir edebi eser okumak isteyenlere, hüznü ve bu kadar da olmaz denen melankolisiyle şiddetle önerebilirim bu kitabı. Merak etmeyin. Kitapta hüzünden fazlası var. Merak duygusunun bu kadar uyanık tutulduğu çok az kitap okudum ben, mesela:)Okunmaya değer...
Karanlık. Aydınlık. En karanlık ve en aydınlık. Hiçbir hayal yalan değildi. Hiçbir hakikat hayal. Hiçbir hikaye ilk ya da son. Bu dünyaya bir sürgün gibi geldik. Asıl aynanın içimizde kaldığını yıllarca fark etmeksizin.Ve ben doğduğum günle birlikte unutmaya başladım. Anlattıklarım hatırlayabildiklerimdi.