Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cansu

Cansu
@Cansu88
Okuduklarından kızına hatıra kalsın diye. Bir annenin kitaplığı...
Türk dili ve edebiyatı
TDE
Ankara
18 Haziran
220 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
390 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Mario Levi ile Karanlık Çökerken Neredeydiniz adlı, seksen darbesini ve yitip giden insanları anlattığı romanıyla tanışmıştım. Dilinin büyüsü, karanlıkta kalmış insanları anlatırken her biriyle hemhâl oluşu, yitip giden bir devrin geriye dönemeyen dönse de eskisi gibi olamayan insanları anlatışındaki inceliği hâlâ okuduğum en güzel Kitaplar arasındaki yerini koruyor. Bazı kitaplar kalbe dokunur. Aslında “Yanlış Tercihler Mahallesi” de o buruk kitaplardan. Kıyıda köşede kalmış insanların çaresizliği, hakikatin ardına gizlenen binbir suret ve siret, gitmek isteyip de hiçbir yere gidemeyen insanların omzundaki o ağır aksak tükeniş... Vazgeçmiş kadınların yorgunluğu, anne baba yoksunluğu, ilk aşkın bıraktığı o derin iz, velhasıl hamuru kederle yoğrulmuş bir mahalle. Her bir karakter başka bir drama açılırken bir diğerinin hikayesindeki asli yerini alarak selamlıyor okuru...Okurken gerçekten yoran ama buna değen bir kitaplardan. Mario Levi ile sadece bilinç akışını yoğun kullandığı kitaplarda anlaşamıyoruz:) Gerçek bir edebi eser okumak isteyenlere, hüznü ve bu kadar da olmaz denen melankolisiyle şiddetle önerebilirim bu kitabı. Merak etmeyin. Kitapta hüzünden fazlası var. Merak duygusunun bu kadar uyanık tutulduğu çok az kitap okudum ben, mesela:)Okunmaya değer...
Yanlış Tercihler Mahallesi
Yanlış Tercihler MahallesiMario Levi · Everest Yayınları · 2017149 okunma
Reklam
420 syf.
4/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Antik. diller öğretmeni Gregorius sıradan yaşamının gölgesinde nefes alıp veren bir aydındır. Bir gün bir köprüde rastladığı ve ne yaptığına mana veremediği bir kadını,duygularının sesini dinleyerek sınıfına ders dinlemeye davet eder ve o günden sonra rutin yaşamı değişecektir. Eski yaşantısını, öğretmenliği, okulunu, öğrencilerini ardında bırakıp bir gece ansızın Lizbon’a gitmeye karar verir. Tren yol alırken öğretmenimizin hayatı gözlerinden film şeridi gibi geçer. Her sahneyi , geçmişin bambaşka ilmiklerine bağlayan yazarımızın uzun betimlemelerinin ve beraberinde kullanmış olduğu bilinç akışı tekniğinin burada katman katman deryalaştığını , karakterlerin ansızın kalabalıklaştığını ve asıl olayın gereksiz detaylara boğulduğunu görüyoruz. Aslında bilinç akışı tekniğini sevmeme rağmen ana olaya karşın betimlenen aşırı detaylar ve olayla alakasız bir dünya karakterin eserde , bir görünüp bir kaybolması , hiç adetim olmamasına rağmen kitabı yarım bırakmama sebep oldu. Kitabı bırakmaktan ziyade içimdeki hayal kırıklığı beni yoran:) Kaç kere okuduğumu bilemediğim Martin Eden’i elime alıp, yeniden toparlanma vakti o zaman:)
Lizbon'a Gece Treni
Lizbon'a Gece TreniPascal Mercier · Merkez Kitap · 20071,390 okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
Kendi suretinin görüntüsüne aşık bir Dorian Gray... Bir portrenin ölümsüzlüğünde, yüzüne her bakışında ruhundan eksilten, vicdanından eskiyen, değerlerini yitiren bir adam. Yalnızca kendini seven bir kalbin adım adım uçuruma sürüklenişi ve kendisiyle beraber pek çok kişiyi de sürüklemesi... Yine de sevdiğim bir kitap olamadı ne yazık ki...Kitabı bitirmem , klasiklere olan saygımdan:)
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · İş Bankası Yayınları · 202173,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
450 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
1960’ların Amerika’sında umuda, direnişe, aşka, dönüşüme, her şeyin zamanla olacağına katman katman açılan ama duygulardan en çok umudu işleyen hacimli bir roman... Carlos on dört yaşında, Kamarayı ilk gördüğünde kalbinin ölesiye atışına şahit oluşuyla birlikte eski Carlos değildir artık.iki çocuğun aşkı zamanla kuvvetlenir; araya okyanuslar, yıllar, kayıplar girse de birbirine ait olan bu iki ruh yıllar sonra karşılaşacaktır. Sıradan bir karşılaşmaya yazgılı olan olağanüstü bir kader her ikisini de yazacak , yıllar sonra Carlos’un Vietnam Savaşına çağırılmasıyla araya tekrar yollar girecek ama bu iki dirayetli ruh birbirinden hiçbir koşulda vazgeçmeyecektir. Muhyiddin Şekur ile” Su üstüne yazı yazmak “ ile tanışmıştım ve sonrasında diğer kitaplarını da okumaya karar verdim. Hayatınızın sizi zorlayan bir dönemindeyseniz, inanca ve umuda ihtiyacınız varsa, Tanrı’nın size gönderdiği işaretleri son zamanlarda anlamlandırmakta zorlanıyorsanız o zaman tıpkı bir yolculuğa çıkar gibi bu romanı okumanızı tavsiye ederim. Her insanın gençliğinden, maceralarından, hikâyesinden, direnişinden , kayıpları ve acılarından bir parça bulacağı bu güzel roman,bir insanın kendine olan inancını hiç kimsenin hiçbir koşulda yaralayamayacağının satırlara bürünmüş güzel bir hikâyesi...
Yazdan Kalan Son Gül
Yazdan Kalan Son GülMuhyiddin Şekur · Timaş Yayınları · 2017151 okunma
86 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Su kasidesini Divan edebiyatında bağlamında değerlendirmek isteyenlere ya da Su kasidesini merak edenlere yazılmış bir kitap. Türk Dili ve edebiyatı öğretmenlerinin ve edebiyat öğrencilerinin de okuması gerektiğini düşündüğüm , Fuzuli gibi ihtişamlı bir şairin dizelerini Türkçeye başarıyla çevirmiş bir kitap. Okunası...
Su Kasidesi
Su Kasidesiİskender Pala · Kapı Yayınları · 20201,078 okunma
Reklam
376 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Gerçekten, hayatımda okuduğum en vakit israfı kitaptı. İçinde, şirke varan cümlelerden , çok boyutluluk, derinlik, realite gibi zorlama entelektüelleştirme çabalarına kadar sabrımı her sayfada sınayan , elime aldığım her kitabı bitirme gibi bir takıntım olmasına rağmen , kendisine yüzüncü sayfaya kadar zar zor tahammül edebildiğim kitaptı.Yolumuzun bir daha hiçbir yerde kesişmemesi dileğiyle:)
608 syf.
·
Puan vermedi
·
32 günde okudu
Kehribar Geçidi
Nazan Bekiroğlu kitapları hep özeldi benim için . Cümlelerinin çok boyutluluğunu, katman katman açılan mana deryasını, yazarın kendine has üslubuyla;kâh bir kölenin çağına feryad eden sorgulamalarında kâh efendisinin yaşamında seyretmek güzeldi. Altını çizerek gönlüme kaydettiğim cümlelerden birkaçı: “Aşık, aşığı rüyasından tanır”. “Sevmek de bilmek gibi belâ mı gerektirir?”gibi şiir cümlelerin ezeli arka planında yine selamlaştık en sevdiğim yazarımla:)Nazan Bekiroğluna hayranlığımın sebebi tam olarak bu aslında. Anlatmak istediğini, ezeli bağlam yani mutlak hakikat ve fani olanla öyle güzel bir araya getiriyor ki size sadece gözlerinizden kalbinize akan satırlara gülümseyerek onları yüreğinize nakşetmek kalıyor. Hayatın, fani olanın, hakikatin, adaletsizliğin, sınıf ayrımının, savaşın Roma tarihinde kâh Kehribar’la kâh Vitalis ile sorgulandığı , en sarsıcı hakikat olan aşkın yazıcı bir kölenin kırık kalbinden dökülen yaşların, sevginin kırılganlığının, maşuğun zalimliğinin, adaletin öte diyarlara uzanan tanımının yüreğime değen yanı oldu Kehribar Geçidi. Nazan Hocayı okumayı çok özlemişim. O zaman yine onun şiir bir cümlesiyle bitireyim:). Özlem varsa bir yerde mutlaka vuslat da olmuş olmalı. Kavuşmasak özlemezdik. Doya doya özlem giderdiğim bir kitap oldu benim için Kehribar Geçidi.
Kehribar Geçidi (Ciltli)
Kehribar Geçidi (Ciltli)Nazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 20212,358 okunma
95 syf.
·
Puan vermedi
·
17 saatte okudu
Pastoral Senfoni’de bir rahibin kör bir kıza aşkı, bu aşk içerisinde kalbi ve dini kimliği arasında kalışı,ikilemler, çelişkiler, çatışmalar araya İncil ayetleri serpiştirilerek anlatılıyor. Başlarda , duygularından haberi olmayan bir rahibin kalbinde hissettiği bu kuvvetli duygu ile vicdan açmazı arasında sıkışıp kalması , eserin sonunda ne yazık ki Gertrud’un açılan gözleriyle ölümüne sebep oluyor. Çünkü Gertrud gözleri açıldıktan sonra rahibin karısının yüzünde görmüş olduğu acıya dayanamıyor ve sonunda açılan gözlerine kalbini kapamayı - intiharı- seçiyor.
Pastoral Senfoni
Pastoral SenfoniAndré Gide · Timaş Yayınları · 20214,611 okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Mustafa Ulusoy, modern zaman insanının çeşitli handikaplarına dini açıdan ve psikiyatrist kimliğiyle içtenlikle eğildiği bir kitap yazmış. Aslında kitabı okurken, diğer psikolojik eserlerden farklı olarak bir insanın çocukluğunu, hayata baktığı yeri, Yaratıcısıyla kurduğu o güzel ilişkiyi görebilmek mümkün. Okuduğum her kitap gibi yine tam zamanında elime geçen ve severek okuduğum bir eser oldu. İnsanın kendi farkındalığına, kendi imkanlarıyla dalması adına gayet içten ve hoş bir kitaptı.
Yakınlık
YakınlıkMustafa Ulusoy · Timaş Yayınları · 2009914 okunma
206 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Aslında “Rezonans Kanunu” bir olumlama kitabı. İsteklerimizin , hedeflerimizin, düşüncelerimizin kuantum alanla bağlantısına bilimsel vurgular yaparak parantezler açan ve pek çok araştırmaya atıfta bulunan bir kişisel gelişim kitabı. Ama kitap boyunca tekerrür eden ana zemin içimizde ne varsa kâinattaki olasılıklar denizinden ona yansıyacağımız düşüncesi üzerine temellendirilmiş.Aslında iki yüz dört sayfanın özünü Yunus Emre’nin “ Her nereye bakarsan kendi Yüzün dür, kimde ne görürsen kendi öZ ündür “ e sığdırabiliriz. Yunus zaten Einstein’dan, ku ant umdan ve onca bilimsel araştırmadan yüzyıllar önce fark etmiş kendi hakikatini. Kitap tamamen bunu anlatmaya çalışıyor.
Rezonans Kanunu
Rezonans KanunuPierre Franckh · Koridor Yayıncılık · 20194,516 okunma
Reklam
263 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Ayfer Tunç okumak zordur. Sahicilikle ciddi meselesi olan yazarlarımızın başında gelmesinden veya ele aldığı hikâyedeki ana travmayı sonuna kadar kazımasından mı ya da bunların hepsini aynı anda müthiş bi kabiliyetle başarmasından mı bilmem ama okuması, hissetmesi, yazdığı metin üzerine düşünmesi zor bir yazardır. Kapak Kızı, Yeşil Peri
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,5bin okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Peyami Safa’nın kaleminden mütareke yılları... Anadolu’nun yangın yeri mücadelesine tanık olsa da değerlerine, köklerine yabancılaşan bir İstanbul ve akabinde ideal buhranı yaşayan insanların savaşa eş değer iç dünyaları... Peyami Safa’da aşina olduğumuz materyalizm mistisizm çatışması, Doğu ve batının ahlakta ezeli husumeti ve Ateş hattının
Biz İnsanlar
Biz İnsanlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20212,911 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
32 günde okudu
Kendi varoluşunu sahte imgelerle, vitrin camlarından yansıyan gölgelerde, sokakta aksi duyulan yüksek topuk seslerinde, kıpkırmızı rujlarda, janjanlı kafelerde, son model arabalarda, kısacası tükettikleri nesnelerin sonsuz doyumsuzluğunda arayan insanlar. Peki, sahiden insan yaşamı boyunca neyi arar? Uzun vadeli duyguları kısa vadeli hayatlardan derleyip toplayan, ofisinde kendine anlatılan yaşam öykülerinde insan psikolojisinin derinliğini irdeleyen Dr. Mavi ve hepsi de birbirinden ilginç hastaları... Aynalar Koridorunda Aşk, beklentimin üzerinde seyreden bir kitaptı. Kitap boyunca çektiği acıların derinliği çocukluğunun mahzeninde yankılanan insanların öykülerinde kendini aynalayan türlü çeşit kederle hemhâl olmanın en güzel yanı ,her insanın bu kitaptan devşireceği güzel cümlelerinin olması belki de. Mustafa Ulusoy, ömrü boyunca kendini arayan insanın varoluş sorunsalını son sayfada “De ki Allah bana yeter (Kur’an).” ile öyle güzel özetlemiş ki kapağı kapattığında gönlündeki “ eyvallah” la bir süre kalakalıyor insan.
Aynalar Koridorunda Aşk
Aynalar Koridorunda AşkMustafa Ulusoy · Timaş Yayınları · 20123,498 okunma
344 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Ayşe Kara’nın kitapları belki de muhabbetimiz olduğundan hep özeldi.İstanbul’un Çağrısı ve Refia Sultan... İkisi de kitaplığımın baş köşesinde en sevdiğim yazarlar bölümünde. Ama Lâl başkaydı. Bir anneyi , edebiyatla hemhâl bir kadını, Nergis’in yiten kocasının ardından duyduğu o ölümle eşdeğer acıyı sonrasında yağmurun ardından doğan gökkuşağı gibi çıkıp gelen Fuat’ı Ayşe Hoca’nın satırlarından okumak çok güzeldi. Arkaplanda tüm ihtişamıyla İstanbul ve iki kalbin de birlikte selamladığı Türk edebiyatının büyük yazarları. Bergson’da zaman felsefesi, maddenin nakli, bütün devirlerin birleşip bir şey söylemesi, Mevlana, Leyla ile Mecnun, Cezeri... Bu kadar gönülden bağ kurduğum bir de Nazan Bekiroğlu var. Keşke Ayşe Kara hep yazsa..
Lâl
LâlAyşe Kara · Timaş Yayınları · 201034 okunma
448 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
.Yaşamda karşılaştığımız her kitabın bize zamansal ve mekânsal bağlamda mutlaka vermek istediği, anlatmak istediği bir hakikat vardır. Aslında karşılaştığımız her kitap vakti zamanı geldiğinden karşılaştığımız ve öyküsünden beslenmemizi dileyen bir dosttur bir bakıma. Bu açıdan Tanrı Daima Tebdili Kıyafet Gezer ‘le en doğru zamanda karşılaştım. İnsanın zaaflarına, iç dünyasına, korkularına, her yerden manipüle edildiği gerçeğine öyle sahici ve dokunaklı değinen bir kitaptı ki... Biraz durağan ilerlediği doğrudur ama insanın kendini sorgulaması ve hayatında kimi neyi neden “ otorite” kabul ettiğinin cevaplarına ve gerektiğinde bu algının karşısına çıkıp bütün varoluşuyla çarpışmasına ,oldukça gerçekçi bir öyküden samimiyetle eğilen bir kitaptı. İnsanı kendi gerçeğiyle ve zaafıyla bu kadar sağlam aynalayan, bu yolculukta, kendini bu kadar derin anlamasını sağlayan kitapların en büyük faydası belki de iç görümüzü yükseltiyor oluşlarıdır. Belki de bütün mesele farkındalıktadır.Baştan sona bir mücadele öyküsüydü;ölüm temennisiyle başlayıp, yaşam savaşıyla biten. Çok anlamlı bir kitaptı.Psikoloji felsefe ağırlıklı metin sevenlere ayrıca tavsiyemdir.
Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer
Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet GezerLaurent Gounelle · Pegasus Yayınları · 20136,3bin okunma
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.