Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büşş

Büşş
@Crysania
Ne mutlu Türk'üm diyene!
41 kütüphaneci puanı
358 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
Babamın öldüğünü öğrendikten sonra son dayanağım da çökmüştü. Babam artık yoktu. İçimden bir anlığına bile ayrılmayan rahatlatıcı ve baskın varlığı artık yoktu. Acımı taşıyan kap artık kurumuştu.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Yarısı boş bir bardak absent. O sonsuz, telafisi olmayan kayıp hissini böyle tarif ediyorum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Milletlerin kaderini sadece yakıcı ihtiraslar değiştirebilir. Fakat bu ihtiras ateşini ancak içinde taşıyan kimseler yakabilir.
Yanlışlığından dolayı genel tezleri terk etmek zorunda kalan bir lider, eğer bunun sonuçlarına katlanmaya hazır değilse, şerefine uygun hareket etmiyor demektir. Böyle bir durumda lider, artık siyasi ve genel bir harekette bulunmaktan kendini korumalıdır. Çünkü temel görüşler üzerinde bir defa hataya düşmesi sebebiyle, ikinci defa da aynı hatayı yapabilir. Ve bundan sonra bu lider vatandaşların güvenini kazanma konusunda veya kendisini kabul etmeleri hususunda hak iddia edemez. Bugün böyle bir hareket tarzına uyanlar oldukça azınlıktadırlar ki; yapılmakta olan kendilerinin siyaset yapmaya hakkı olduklarını iddia eden birtakım adamların bayağılıklarıyla alçaklıklarından ibarettir.
Reklam
Çünkü ekonomik hayatta, geçici araçların kullanılması siyasi hayatta her çeşit boyun eğmeye imkan verirdi. Pek tabii olarak bu, bir yandaki cehalet oranında, diğer yanda da ahmak bir sürü adam olmak kaydıyla…
İnsan ancak sevdiği şeyler uğruna dövüşür. Saygı duyulan şey ise sevilir. Saygı duymak içinse bilmek şarttır.
Söz konusu insanlar bu büyük şehirlere ilk geldiklerinde hala milletlerinin insanlarıydılar. Fakat bunlar şehre geldiklerinde milletleri onları kaybetti.
Bu, içinde kimi zaman gri tarlalara bir gölge gibi düşen rüzgardan başka hiçbir şeyin yaşamadığı, kurşundan dökülmüşe benzer dünyaydı, Grenouille’un varlığını hoşgörüyle karşıladığı tek dünyaydı, çünkü ruhunun dünyasına benziyordu.
Sayfa 127Kitabı okudu
Her şeyi, ama her şeyi yutuyor, emip içine çekiyordu. Birleştirici çabayla durmadan yeni koku bileşimleri yaptığı, bir kokular mutfağı olan hayalinde henüz bir estetik ilkesi egemen değildi. Tuhaflıklar yaratıp sonra hemen yine bozuyordu, üst üste koyduğu küplerle hem bir sürü buluş yaparak hem habire yıkarak, ama görünürde yaratıcılığının bir ilkesi olmadan oynayan bir çocuk gibi.
Reklam
O gece kurtlar gibi uzun uzun uludu. Yavruluk günlerinde, Vahşi Hayattan geri dönüp köye geldiğinde Boz Kunduz’un çadırının yerinde bir çöp yığını dışında hiçbir şey bulamadığı gün yaptığı gibi, burnunu yukarı dikip bütün dertlerini anlattı soğuk yıldızlara.
Sayfa 215Kitabı okudu
Hoşnutluğun yerine sevgi geçmişti. Ve sevgi, daha önce hiçbir duygunun erişemediği kadar derinlere inmişti. Buna cevap olarak yine en derinlerinden yeni bir şey geldi: sevgi. Kendisine verilenin karşılığını veriyordu. Bu da bir tanrıydı aslında, sevgi tanrısıydı; mutluluk saçan ışığında, Beyaz Diş’in doğasının güneş altındaki bir çiçek gibi açılıp serpildiği, sıcacık bir tanrı.
Sayfa 203Kitabı okudu
Boz Kunduz’un çadırının olduğu yere geldi. Çadırının kapladığı alanın ortasına oturdu. Burnunu aya çevirdi. Boğazı sert sert kasıldı, ağzı açıldı. Ve yalnızlığını, korkusunu, Kiche için duyduğu üzüntüyü, bütün geçmiş dertlerini, çektiği eziyetlerle birlikte başına gelmesini beklediği sıkıntı ve tehlikeleri yürek paralayan bir çığlıkla anlattı. Uzun bir kurt ulumasıydı bu. Yürektendi, boğazını doldura doldura çıkıyordu, acılıydı ve ilk ulumasıydı.
Sayfa 119Kitabı okudu
Bütün köpekler gibi Beyaz Diş de onlarındı. Hareketleri, onların emirlerine bağlıydı. Hırpalasınlar, ezsinler veya hoş davransınlar diye bedeni onlara aitti. Hemen aldığı bir dersti bu.
Sayfa 102Kitabı okudu
Yavru kurt insanlar gibi düşünseydi, hayatı, doymak bilmez bir iştahı doyurmaya çalışmak olarak özetlerdi. Dünyayı ise takip eden ve edilenin, avlayan ve avlananın, yiyen ve yem olanın bir sürü arzu ve iştahıyla dolu; düzensizlik ile şiddetin, açgözlülük ile kıyımdan ibaret bir kaosun acımasız, plansız ve sonsuz rastlantıyla birlikte tamamen körlemesine ve karmaşa içinde hüküm sürdüğü bir yer olarak görürdü.
244 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.