Dizisi çekilmiş 5 ödüllü bir kitap, hak ediyor mu, bence etmiyor.
İlk 550 sayfasında konu yok. Sadece Amerika’da oradan oraya seyehat edilerek eski tanrılar yeni tanrılara karşı savaşa çağırılıyor. Kahramanın kimliği sonlara doğru ortaya çıkıyor ama baştan belli. Hah diyorsunuz herhalde yazar finalde patlatacak bombayı. O da yok. Vasat bir son.
Anlayacağınız tavsiye etmiyorum.
ÖNERİ: Bu romana fikir babası ve esin kaynağı olan Roger Zelazny’nin Işık Tanrısı’nı okuyun daha iyi :)
Ömer Hayyam dinsiz, kadın düşkünü ve şarapçı olarak lanse edilse de tasavvufta kullanılan metaforlar gibi onun rubailerinde geçen sevgilinin Allah’ı, şarabın Allah aşkını, sarhoşluğun da vecd halini simgelediğini düşünüyorum. Bu bakış açıyla okunduklarında anlamları bambaşka bir boyut kazanıyor. Hatta biraz daha ileriye gideyim, dörtlüklerinde sadece sufizmi değil melamiliği de seziyorum. Melami, bildiğiniz üzere, gerçek özelliklerini saklayarak halkın kınamasını üzerine çekendir. Görünen o ki Ömer Hayyam bu hususta gayet başarılı olmuş.