Bir insan kendini üzgün ve mutsuz hissettiğinde, ıhlamur ağaçları, gölgeler, bulutlar, doğanın tüm güzellikleri ona kendini beğenmiş ve umursamaz bir şekilde öyle bir darbe indirirdi ki!
Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.
"Savaş bütçesine ve şimdiye kadar var olmuş en gelişmiş, en karmaşık silahların üretimine 300 milyar dolar ayrılırken hasta bir çocuğun tedavisinin reddedilmesi nasıl anlaşılabilir?"
Sayfa 136 - Prensipler Yaşamın Kendisinden Daha DeğerlidirKitabı okudu
"Ateşe atılıp kavrulmayı, yahut uçurumdan atlayıp parçalanmayı cesaret diye alkışlayanı görmedim. Böyle bir maksatsızlığı birkaç ahmak alkışlasa bile, birkaç alkış uğruna yok yere kendisini yakacak yahut parçalayacak olanın ahmaklık derecesi ölçüye gelmez."
Eski çağın denizcisi büyük bir fırtınanın ortasında Neptün'e şöyle sesleniyordu: "Ey Tanrı; istersen kurtar beni, istersen ortadan kaldır; ama ben dümenimi her zaman doğru tutacağım."
Halifenin kendisi esir alındı ve şehir fatihine teslim oldu. Hülagü girdiği zaman altınla dolu bir kule gördü ve çok şaşırdı. Halifeyi çağırttı ve bunca zamandır geleceği kesin olan, bu kadar güçlü bir istilayı bile bile, bu kuledeki altınları harcamayacak kadar cimri bir adam olduğu için azarlayıp, ceza olarak yiyecek ve su bile vermeden servetle dolu o kuleye kapattırdı.