Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Denizkitap
Denizkitap
@Denizkitapp
Böyledir yaşam
Düşersin yedi kez
Kalkarsın sekiz kez.
83 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
Sadece bir alıntıyla cevap vermek istiyorum inceleme severlere..Bilgi olarak burada dursun..
“Kitaplarını beğenerek okuduğunuz bir edebiyatçının Hitler hayranı olduğunu, ülkesini işgal eden Nazi ordusunu desteklediğini, işgale direnenlere “silah bırakın” diye gazeteye ilan verdiğini, savaştan sonra yargılanırken dahi yaptıklarını savunduğunu,
Sinema işleyişinin cahili ama izlemeyi çok seven biri olan bana bir film nasıl izlenir konusunda çok şey katan bir kitap.Geçmiş ,gelecek ,yaşam ,sanat ,tiyatro, sinema konusunda derinliği ve bilgisi tüm bunları nasıl algılamak gerektiğini keyifle okutturdu.Kitap Tarkovski’nin sadece sinemaya ve sanata bakışını değil hayata bakışını da anlatmakta .Ona göre sinemanın her şeyle ilintili olduğu felsefe,edebiyat,sanat,yaşam gibi her şeyi yansıttığı ,filmleri işleyişinde bizlere bunu göstermesi .Kitabı okudukça görüyoruz ki yönetmen kimliğinin kendisini tanımlamakta ne çok eksik kaldığını.Onu böyle büyük yönetmen yapanın gözlemleme ve yorumlama gücünü,yaşama bakışını ,derinliğini filmlerine yansıtabilmesi ve biz izleyicilere bunu geçirebilmesi.Bir hayran mektubunda bu kitapta geçen “.. bir kez olsun, aynı şeyleri hissetmeyi başarabilen iki insan birbirini hep anlayacaktır.Bunlardan biri buzul,
diğeri isterse atom çağında yaşamış olsun bir fark etmez. .”cümlelerine karşılık ‘Tanrım! insanların hiç değilse en temel insani dürtülerini (hem kendilerinin hem de başkalarının)anlayıp duyabilmelerini sağla! ‘demiştir..bu da izleyicilerin Tarkovski’yi ne kadar içselleştirdiğinin göstergesidir.Filmleri ve müzikleriyle her zaman kült olarak kalacak
S.Ali’nin 113. yaşı kutlandı geçenlerde sevenleri tarafından .Kürk Mantolu Madonna da en bilinen ve okunan eseri..Nahif dili ile içimize dokunan sözleriyle ilk kez Sabahattin Ali okumaya başlayacaklar için ideal. Kitaptan en sevdigim sözler ise sanırım aşkın tanımını ifade ediyor benim için ..”gayet aklı başında olarak”.
“Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum!’ dedi. “Bu eksik sana değil, bana ait… Bende inanmak noksanmış… Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum… Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar… Ama şimdi inanıyorum… Sen beni inandırdın… Seni seviyorum… Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum… ”
Okur Takip Önerileri
Okumayı öğrendiğimde elime ilk aldığım Ümit Yaşar Oğuzcan ın ‘Ötesi Yok’ adlı ince şiir kitabı ..yaşım gereği şiirleri çok anlamlandıramamakla beraber annemin kitaptaki el yazısını da şiirler gibi okumaya çalıştığımı hatırlıyorum o halimle..Ve o zamandan bu zamana şiir hep hayatımda oldu ..(ruhen dengelenmeye ihtiyaç duyduğum zamanlarda iyi gelir ya da kafam çok doluyken ..)ve ne kadar şair okumuş olsam da Ümit Yaşar ın yerini tutamadı ..Bazı o dönem yazar ve şairlerin Ümit Yaşar ın yazı dilini beğenmedikleri,onu şair olarak görmedikleri eleştirilerini okumak düşüncemi hiç değiştirmedi ..en sevdiğim şiirlerin şairi olarak kaldı .Sade ,yalın ,içten ve duyguları ifade kuvveti olan şiirler..
Reşat Nuri Güntekin’i Çalıkuşu ile bildim ilk ve elbette sevdim.Ama dayımın ilk basım olarak hediye ettiği (ben liseye geçmiştim)Akşam Güneş i kitabını okuduğumda neden bu kitabı bilmiyormuşum demiştim ..O zamandan bu zamana hala da yazarın en iyi kitabı olduğunu düşünüyor ve diyorum.Akıcı dil ,duyguların yalın ifadesi sizi saran bir hikayeye sahip .Hayatının sona yaklaştığı anda aşkın beklenmedik bir anda çıkması ,duygularını kontrol etme gayreti ..Hep doğru yaşamış ve doğru kararlar almış bir adamın içinde yaşadıklarını ve sevdiğinin gidişiyle biten hayatını anlatan hüzün yüklü kitap .
Simone ve Sartre..ilginc bir arkadaşlık ve aşk ilişkileri olmuş yıllar süren..serbest bir ilişki şekli (ki bu tartışılabilir) ama birbirlerine bağlı olarak ..neredeyse her gün görüşmüş sohbet etmiş toplumsal meselelerle beraber ilgilenmiş ve mektuplar yazmişlar birbirlerine .entellektüel anlamda zaten iki ünlü düşünür olduklarından kaliteli ve keyifli kılmıs bu ilişkilerini hiç kopmadan..Sartre ‘a Mektupları okuduğunuzda (türkçe yeni basımı yoktu uzun süredir ) bu ilişkinin ne kadar derin kalite ve seviyeli olduğunu görürsünüz..o kadar yakın ve birdirler ki genel geçer şeyler değildir ifadeler..dikkat çeken cümlelerinden birinde “Başkalarına olan duygularınızı kıskanmıyorum.Başkalarının size karşı olan duygularını kıskanıyorum.“der Simone Sartre'a..Dünya da aynı evi paylaşmamış bu iki kadim dost ve sevgili yanyana yatmaktadırlar ebedi ikametlerinde..meraklıları filmini de izleyebilirler
Okuduğum elimde olan diğer kitaplara nazaran yavaş giden ancak bir o kadar keyifli kitap .Beynin yavaş ve hızlı çalışabilirliliği, insanın düşünme mekanizması ,seçim yetisinin mantığının nasıl olduğu kişi ve toplum üzerine etkisi.Bunda mesela dış erkenlerin nasıl çalıştığının ya da yönlendirildiğinin insanın kararlarındaki etkisi psikolojik ve istatistiksel olarak anlatımı ilk sayfalardaki örneklerle kitaba merak uyandırıyor Akademik bir çalışma olduğu için ancak ilgi alanlarına sahip kişilerin kısa sürede okuyacağı bir kitap..ben bitirebilir miyim bilemiyorum
