Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilek

"Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg'u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör.Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret.Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy.Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi? " Puslu Kıtalar Atlası syf:21
Reklam
"Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu,açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor,bu yüzden daha rahat9 döşeklere,daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerini altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir âlem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı." Puslu Kıtalar Atlası syf:90
“Evet, ruhun yarası hiçbir zaman tam olarak kapanmıyor. Beden daha çabuk onarıyor kendini. Kalbin attığı sürece vücut iyileşebilir. Oysa ruhun bir kez darbe aldı mı, o yara dikiş tutmuyor. Sonuna kadar kendi kendine kanamayı sürdürüyor."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bir gün gençlik uçup gittiğinde, sadece bedenin dinçliği değil, gönlünün isteği de söndüğünde çok yanacaklardı ama iş işten geçmiş olacaktı."
"Semtlerin eski isimleri unutuluyor, şehir hızla geçmişinden koparılıyor. Oysa şehirlerde insanlar gibidir, geçmişlerini unutulursa, tarihlerinden koparılırlarsa kişiliklerinden de koparılırlar. Hiçbir özellikleri kalmaz. Birbirine benzeyen, sıradan insanlar gibi olurlar. Oysa İstanbul sıradan bir şehir değil."
Reklam
"Dünyaya bu çağda gelmiş olmak, teselli kabul etmeyen bir acı benim için. Ne kadar geç, Tanrım!Nasıl da solup buruşmuş dünya! Zamanın alacakaranlığında doğmuşum gibi geliyor bana ve öğlen güneşinin nasıl olduğunu hayal bile edemiyorum "
" Tanrı'nın bildigimiz doksan dokuz adına eklenecek yüzüncü bir adı var mı? Varsa nedir bu? İbranice bir ad mi? Süryanice mi? Arapça mi? Bir kitapta görür yada bir yerde duyarsak, nasıl tanırız onu? Geçmişte kim bildi bu adı? Ve hangi güçleri verir bu ad, onu elinden tutanlara? " syf: 285
" Her şeyi yok edecek ateş, yaklaşıyor git gide ve ben,bu ahşap odada,bu ahşap masaya oturmuşum, son düşüncelerini emanet ediyorum,kolayca alev alacak bir kağıt tomarına!Delilik! Delilik!Ama bu delilik, ölümlü olma durumunun bir özeti değil mi zaten?"
“Ben zekanın tek başına hiçbir anlam taşımadığını öğrendim. Burada, sizin üniversitenizde zeka, eğitim ve bilgi büyük idoller haline gelmiş. Ama şimdi biliyorum ki, hepinizin atladığı bir şey var: Sevgi ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitim beş para etmez.”
“Bir yetişkin olmak istiyorsun, ama senin içinde hâlâ küçük bir çocuk var. Yalnız ve korkmuş.”
Reklam
"Zeka düzeyim düşükken, pek çok arkadaşım vardı. Şimdi hiç yok."
"İnsan geleceği düşünmeye başladığı andan itibaren yaşamakta olduğu cenneti terk edip anksiyete dünyasını adım atar üzerine kaygının gri tonu çöker hırs dürtüsü oluşur mülkiyet başlar ve düşünceden yoksun yabanın keyifli hayatiyeti kaybolur. " Kaşif pierry, Eskimo rehberlerinden birine "Ne düşünmektesin?"diye sorduğunda,"Düşünmem gerekmiyor," diye cevap vermiş rehber," Bol miktarda etim var". Gerekmedikçe düşünmemenin bilgeliği bizlere uzak ve yabancı artık."
"Hayat ucuza çıkarılmak istendiğinde yaşanan hikâyesizlik, kaçınılmaz olarak üretilmiş sorunlarla doldurulmak zorunda. Hayatın içine daldığımızda yaşanan trajediler ise zamanla tecrübeye dönüşebiliyor, acıtmış olsalar da, bir şeyler götürmüş olsalar da insana bir şeyler katarak."
"Namuslular kıt kanaat geçinirken, namussuzların her zaman karnı tok sırtı pektir."
"Mutluluğun da bir rastlantı sonucu olmadığını,yaz yağmuru gibi birden bire başımıza düşmediğini söylemeliyim.Gerçek mutluluk, yavaş yavaş azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğar."
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.