Harp esnasında Ziya Gökalp'in İttihat ve Terakki namına neşretmiş olduğu yeni fikirlerde herkes bu yeni fikirleri iyi hazmetmeye başlamış olduğu için bütün İttihatçıların bu yeni ve konkret prensipleri müdafaa etmek üzere Mustafa Kemal Paşa'nın etrafında toplanması gayet kolay ve tabii bir hadise olmuştu."
1927 tarihli ünlü söylevinde (Nutuk), Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Türk ulusal kurtuluşunun kişi merkezli bir öz anlatısını ya da otobiyografik tarihini kurdu. Bu söylevi dünya savaşı yenilgisinin ardından yaralı ama hâlâ iddialı bir egonun çok daha savunmacı bir yansıması olan Talât'ın anılarının gururlu ve pozitif bir benzeri olarak görebiliriz. Talat da Kemal gibi Türk ulusunun canlanmasına ve kendini kabul ettirmesine fedakarca hizmet ettiğini iddia etmiştir. Kemal'in otobiyografik tarihi, savaş sonrası İstanbul hükümetine karşı Anadolu'daki asilere liderlik etmeye başladığı Mayıs 1919'da başlar;dolayısıyla, isyandan önce ve isyan sırasında İTC'nin ve Talât'ın rolünü tamamen dışarıda bırakır. Bununla birlikte, önemle belirtilmelidir ki, konuşmasında diğer İTC'li seleflere ve eski yoldaşlara karşı yönelttiği ağır eleştirilerden de Talât'ı hariç tutar. Daha sonraları, ne zaman ki konumu dokunulmaz bir nitelik kazanmış ve ne zaman ki eski İTC liderlerinin geri dönüşü ya da örgütlenmesi imkansız bir hal almıştır. Atatürk Jackh'a (Ernest Jackh) göre, o zaman, "başarılarının kayda değer bir ölçüde Talât'ın omuzları üzerinde yükseldiğini samimi olarak beyan edebilmiştir."