Drina Köprüsü 16. yüzyılda başlayan ve Birinci Dünya Savaşının yaşandığı günlere kadar uzanan bir roman. Yaşanan tüm olaylar bu köprü etrafında şekilleniyor. Doğuyu ve batıyı birbirine bağlayan bu köprü kitabın başladığı esas nokta. Köprünün yapılışından itibaren 400 yıllık bir süreçte sosyal yaşantı, dini değerler, Sırp, Boşnak, Türk ve daha nice milletlerin barış ve huzur içinde yaşadığı uzun soluklu bir anlatı aslında. Yaşanan değişimler ve dönüşümler her olayda silsile halinde okuyucunun zihninde boşluk bırakmadan anlatıyor. Dünyanın yaşadığı fikir dönüşümünü çarpıcı bir şekilde okuyucuya sunuyor. İnsan psikolojisini gerek iyi gerek kötü karakterler üzerinden derinlemesine anlatıyor.
Yazarın en sevdiğim yönü ise kitabında yer verdiği bütün milletlere eşit şekilde yaklaşmasıydı. Her bir milleti kendi kültürü, inanışı, değerleri etrafında hoşgörülü ve tarafsız bir şekilde anlatmasıydı.
Kesinlikle tavsiye ediyorum. Balkanların en iyi yazarı denilebilecek bu kalemi okumak sizlere iyi gelecek. Tarihin derinliklerine dalacaksınız.