Amma güzel bir şey! Daha güzelini görmedim. Doyurman gerekmez, susuzluğunu gidermen gerekmez, çok yer kaplamaz, cebe sığar, düşse bir yeri acımaz! Daha ne olsun.
Apartmanın önünde bir at arabası durdu ve içindeki üniformalı adam merdivenlerden hızlıca yukarı koştu. Kovalev, bu adamın aslında bir adam değil de kendi burnu olduğunu fark edince şaşkınlıktan dilini yutacaktı.
Neva Bulvarı’nda fark edilmeden dolaşıyordum. İmparator hazretleri yanımdan arabayla geçtiler. Herkes şapkasını çıkarıp selam verdi, ben de öyle. Ama İspanya kralı olduğumu hiç çaktırmadım.