İslamcılar, bize ait olması gereken dinimizi bizden çalan yaşlı muhafazakârlar. Bize sundukları tek şey yasaklamalar ve baskı. Arap solu greve takılıp kalmış eski sendikacılardan ibaret. Peki, beni kim temsil edecek?
"buralardan gitmek lazım, gitmek lazım, limanlar yüreğimizi dağlıyor. Yalnızlık kesif bir sis perdesi, kapkalın bir bulut oluyordu; kötülüğün ve korkunun bulutu"
"Bir zamanlar tanrıların ölümün zıttı olduğunu düşünmüştüm ama artık her şeyden daha ölü olduklarını görüyorum çünkü hiç değişmiyorlar ve hiçbir şeyi ellerinde tutamıyorlar."
Galaksimizin haritası bile çizilmemiş ücra bir köşesinde, pek fazla bilinmeyen Batı Sarmalı kolunda gözden kolunda gözden ırak, küçük, sarı bir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, aşağı yukarı doksan iki milyon mil uzaklıkta, pek göze batmayan yeşil-mavi bir gezegen vardır. Bu gezegende yaşayan maymundan türemiş yaşam biçimleri o kadar ilkeldirler ki dijital saatlerin çok parlak bir buluş olduğunu düşünürler hâlâ. Bu gezegenin şöyle bir derdi vardır -ya da daha doğrusu vardı-: üzerinde yaşayanların büyük bir bölümü yaşamlarının büyük bir bölümünde mutsuzdular. Bu soruna birçok çözüm önerildi, fakat çözümlerin çoğu küçük yeşil kağıt parçalarının hareketlerine ilişkindi. Bu da çok saçmaydı çünkü eninde sonunda mutsuz olan küçük kağıt parçaları değildi. Böylece sorun varlığını sürdürdü; insanların çoğu rahatsızdı, birçoğu da sefil, dijital saati olanlar bile.