Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eda Nur

Dünya üzerindeki her kuvvet, sağlam bir ahlakla ve her mağlubiyetle ahlaki çöküşle başlar.
Reklam
İslam'da her şeyi bilen hatasızlar ve ölümsüzler yoktur. Hz Muhammed (s. a. v) kendisi de hatadan beri değildi ve bu itibarla tekdir edilmişti. Bu açıdan Kur'an-ı Kerim gerçekçi ve neredeyse hamaset karşıtı bir kitaptır. Eskiden bu yana şahısların aşırı methini hem Doğu da hem Batı da sık rastlanır. Bu bir çeşit putculuğu temsil ettiği için İslam'a açık bir şekilde yabancıdır.
İslam sadece mensup olmak değil, uymak ve gereğini yerine getirmektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Milletimizi dıştan yenemeyen düşmanlarımız uzun asırlar sonra onu içten yenme yoluna yöneldiler. Eğitim sistem ve araçlarıyla, misyonerleriyle, kültür ajanlarıyla, kapitalist vasıtalarıyla, fikir kirlenmesi ve kültürel bombardımanlarıyla, insanımızın dinine, mukaddesatına, imanına, inançlarına ve kültürüne odaklandılar. "
"Bir üniversitede profesör olabilirsiniz, Nobel ödülleri de alabilirsiniz, ama ülkenizin insanı bugün olduğu gibi açsa, sefalet ve zorluklar içerisindeyse, dünyada 300 bin çocuk yoksulluk içinde açılıktan ölüyorsa, sizin Nobel ödülleriniz ne işe yarar? "
Reklam
"Beyefendi, bir işi başarmak için önce o işin delisi olmak lazım. "
Bazı insanlar hem kendisinin, hem de karşısındaki insanların işlerini güçleştirmekten başka bir işe yaramıyor.
Sana hak veriyorum dostum ;insanoğlu, acılarını düşünmeye harcadığı zamanı, günlerini gün etmek için geçirmiş olsaydı, elbette daha az üzülecekti.
Önceleri Tanrı'nın insana sırf yaşasınlar diye can verdiğini sanıyordum; artık diğer nedenleri de biliyorum. Anladım ki Tanrı insanların ayrı yaşamasını istemiyor; bu yüzden tek tek neye ihtiyaçları olduğunu açık etmiyor. Beraber yaşamalarını istediğinden hepsine kendileri ve diğerlerine neye ihtiyacı olduğunu gösteriyor. İnsanlar sadece kendi hayatları için kaygılandıkları, kendilerini kolladıkları için yaşar sanırdım, oysa onları yaşatan tek şey sevgiymiş.
Ülkemizdeki Aydınlar arasında bir iletişim eksikliği vardır ve bizler, sağcılık, solculuk adına yıllar yılı birbirimizi dışlamak için harcadığımız enerjiyi birbirimizi tanımaya yönlendirseydik, bugün ülkemizde demokrasi ve insan haklarına dayalı ve bir zenginliği, ekonomide bir kalkınmıştık, siyasette bir kalite, hepsinden önemlisi de ssokaklarımızda gülümseyerek yaşayan insanlarımız olurdu.
Reklam
"İlahi! insanlar ben İskender Pala olduğum için bunları bana yapmıyorlar ve ben ben olduğum için yine benden kaçmıyorlar; Hayır, ben Sen'in yolunda olmaya çalışan bir kul olduğum için bana bunları yapıyorlar ve beni Sen'den koparmak için benden kopuyorlar. Yani ki dava artık benim davam değil; Sen'in davan oldu. O halde var bildiğini takdir et ve bana hayır olanı ver! "
Elemler o kadar üst üste geliyordu ki son gelene gülmekten başka çare bulunamıyordu.
Birileri sizi dışladığı zaman siz de ister istemez kendiniz gibi görünenlere sokuluruz.
Yakılmak istenen kitapların ortak özelliği, kapaklarında sarıklı ve Osmanlı serpuşu olan portrelerin yer alıyor oluşuydu. Sırf bu yüzden Farabi, Ali Kuşcu gibi bilim adamlarının hayatlarına dair kitaplar sakıncalı bulunmuş, imhası yoluna gidiliyordu. Hatta yanlış hatırlamıyorsam adına Atatürk geçen ve Atatürk'ün bilime verdiği önemi anlatan bir kitap bile vardı yakılacak kitaplar arasında. Kapağındaki resim birisinin hoşuna gitmemişti işte. Bütün bu arındırma faaliyeti yazık ki Atatürkçülük adına yapılıyordu ve garip olan husus, Atatürkçülük adına kitabı yakan makam, Atatürk'ün kurduğu bir kurumun, Türk Dil Kurumunun ve yine onun kurduğu Cumhuriyet'in Milli Eğitim Bakanlığının kitaplarını da yakıyordu.
Garip değil mi, Allah bile kendi yarattığı kulları hakkında hükmünü ömürleri sona erdikten sonra verirken biz zavallı insanlar, kim oluyoruz ki onlara bir hal üzere görmekle, haklarında bir dedikodu işitmekle, adımlarını şöyle attılar, ellerine böyle tuttular diye, gözlerinin üstünde neden kaşları olduğu hükmüne varıveriyoru!..
80 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.