Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Eda Nur
Eda Nur
@Edanurkrtk
Lisans
54 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Heyecanlı ve zevkli bir serinin son kitabı. Okurken iyi ki okuyorum diyerek okuduğum bir seri oldu.
Son ana kadar yeni karakterler kitaba katıldı, her birinin ayrı ayrı karakter gelişimini gördük. Her biri kitabın önemli parçalarıydı. Kitabı okuyanlar anlar özellikle samuray çifti, çok fazla özelliği olmayan ama kitabın en cesur, en fedakar çiftiydi. Bunun yanı sıra ana karakterlerin gelişimi ilk kitabtan itibaren çok fazla iyiydi. Güçlü bir kadın karakter okumaktan çok fazla zevk aldım. 3.kitapta bazı sahneler biraz uzatıldığı için ortalara doğru sıkıldım ama son 300 sayfayı çok büyük merak ve heyecanla okudum. Son ana kadar evet şimdi tamam dediğim yerde yazar yeni bir olay, yeni bir ters köşe yazmış, ne olacak diye düşünmeyi son sayfaya kadar bırakamadım. Bu bazılarına sıkıcı gelebilir ama yazar su gibi akıtmış olayları. Ne gerek vardı diyemiyorsun. Son ana kadar olan her şey bir yapboz barçası gibi yerine oturdu.
Eksik yönleri varmıydı vardı. Dediğim gibi öncelikle bazı sahneler uzatılmıştı, sıkılıyor insan. Ayrıca 3 kitap boyunca bazı şeyleri merak ederek okuduk. Hop oturduk hop kalktık. 3 kitabın ana konusu, bu maceranın ana konusu olan olayı sonda biraz daha uzun ve detay vererek sunabilirdi yazar, ayrıca sonda görmek istediğim bazı karakterler vardı onlara bir bölüm olsa yer verebilirdi. Bu beni üzdü. Ama bu sonda tatmin edici bir sondu.
Fantastik severler gönül rahatlığıyla okuyabilir. Nefes kesici bir dünya ve hayran kalacakları karakterle karşılaşacaklar.
İskender Pala kalemine hayaran oldugum bir yazar. Her kitabını bir defadan fazla okumuşumdur. Bu kitabını da ikinci okuyuşum. Ve yine kalemi kadar;kişiliğine, duruşuna hayran kaldım. Kendisini görmesem de, yüz yüze tanışamasam da çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir insan. Herkes zorluk yaşıyor bu dünya da ama çok sevdiğim bir yazarın çok fazla sıkıntıyla geçen dönemini okumak onu biraz daha benden biri yapıyor. Daha içimizden.
Deniz kuvvetlerine nasıl yolunun düştüğü, 15 yıllık zorunlu görevinde karakterinden ödün vermediği için, sahip oldugu ideolojiden sapmadığı için çektiği sıkıntılar anlatılıyor sayfalarda. Kendisinin çektiği gibi ailesininde çektiği, yaşadığı psikolojik gerginliklerde anlatılmış. Kendine yaptığı öz eleştiriler kitabın şefaflığını ortaya koymuş. Tecrübesiz oldugu bir zamanda kurtlar sofrasına düşmüş. Ve ülkenin her yönden çok karışık oldugu, insanların mutsuz ve umutsuz oldugu bir dönemin bir çok yönünü yaşamış ve kitabına yansıtmış.
İskender Pala'nın nasıl İskender Pala oldugunu biraz da olsa anlamak için okunması gereken bir kitap.
Tek kelimeyle BA-YIL-DIM. Nefes kesiciydi. İlk kitap gibi ikinci kitabta harikaydı. Hatta yazar ikinci kitabta önü alınmaz bir yükselişe geçmiş. Üçüncü kitap için beklentim çok fazla, umarım hayal kırıklığı olmaz. Beklediğimden fazlasını bulurum. O kadar çok fazla olay döngüsü vardı ki ne olacak diye heyecandan ölecektim. Bazı şeyleri öngerebiliyorsun ama bir çok şeyde şok oldum. Elim ayağım titredi resmen. Gelişen olaylar beklenmedikti.
Koruo ve Akiva'nın farklı yerlerde olmasına rağmen aynı sıkışmışlığın içinde hissetmeleri çok güzel bir ayrıntı olmuş. Karou'nun ilk kitabın sonunda öğrendiği şeylerden sonra içine düştüğü duygu karmaşası, yaşadığı o çaresizlik ve almak zorunda olduğu kararlar çok güzel işlenmiş ve yansıtılmış. Ortaya acılarından, gördüklerinden güçlenen bir kadın karakter çıkmış. Akiva'nın ise karakter gelişimi çok iyi olmuş. Geçmiş yıllarda sadece kin ve öfkeye sarılırken artık bir çok şeyin farkında olması, bunun için ne yapacağını şaşırması ve doğru bir amaç için savaşması çok güzeldi. Üçüncü kitabta ikisi yan yana çok güzel olacak. Ama kitabın tek konusu sadece ikisi değildi. Seriye yeni katılan güzel karakterler, onların iç dünyalarının yansımaları vardı. Fedakarlıklar ve baglılıklar vardı. Serinin devamında olmasını istediğim bir çift var umarım birlikte oluyorlardır yoksa yıkılırım. Yeni ve çok güzel arkadaşlıklar, kardeşlikler ortaya çıkacak. Çok heyecanlıyım.
Okur Takip Önerileri
Şu an İmdb 'si 5.5 veya 6.0 olan 3, 4 bölümden oluşan, polisiye bir diziyi izlemiş gibiyim. Arka sokaklar dizisinin yabancı versiyonuydu desem abartmış olmam.
Kitabın arka kapak yazısının, içeride ki konuya göre birazcık şişirildiğini düşünüyorum. Arka kapak yazısına göre baş karakter Gemma'nın ruhsal durumunu yogun bir şekilde okuyacagımı hissetmiştim ama bana yüzeysel geldi. Kapakta özellikle Fleet isminden bahsedilmiş ama sonlara dogru tam olarak Fleet sahneleri gördüm. Hatta ona tam olarak bile denilmez. Aralarında iş dışında bir konuşma geçmediki, sadace Gemma'nın kafasında koydugu yerden baktık. Bu beni rahatsız etti.
Cinayet kurgusu güzeldi. Katil tahmin edilebilir biriydi ama yine de şaşırttı.
Polisiye kitap okumak isteyenler için orta düzeyde, okunup geçilecek bir kitap. Süper, harika degil ama okurkan insanın keyfini de kaçırmıyor. Akıyor bir şekilde.
Bence kürk mantolu Madonna kitabından daha çok konuşulması gereken daha çok popüler olması gereken bir kitap. Sabahattin Ali denilince insanların aklına direk bu kurgu gelmeli.
İnsanların doyumsuzlukları, hayattan hiçbir zaman memnun olmamaları, mutlu olmak için çok büyük şeylerin arandıgı bir kurgu. Özellikle dikkatimi çeken, dünya hayatında hiç çabalamadan, önüne ne gelirse yaşaman gerektiği düşüncesi. Hayata karşı hep boyun egme düşüncesi. Aslında Yusuf'u bu hayattan uzaklaştıran, yalnızlaştıranda insanların sürekli böyle düşünüp, birbirine bunu söylemeleri. Sürekli arayış içinde olan bir gencin önü kapatılıp, onu nasıl yok ettiklerini okudum aslında.
Ayrıca çok tatlı, naif bir aşkın nasıl harcandığını da okudum. Keşke Yusuf, Muazzez ile Edremit'e geri dönnmeseydi. Yada yanına alıp gitseydi.
Ve bu bir dünya kanunu galiba, insanlar bulunduğu makamından dolayı, elindeki paranın fazlalıgından dolayı kimseye saygı duymadan yaşamaya devam edecekler. Na kadar paran varsa o kadar konuşma hakkına sahipsin gibi igrenç bir zihniyeti bırakmayacaklar. Para, mevki, devlet kanunlarının bile üzerinde olmaya devam edecek, insanların ahlaki duyguları para karşılığı satılmaya devam edilecek.
Gerçekçi yazılmış bir kitap aslında. Sonuna kadar bu kadar kötü kalpli olan insanların da agzının yandığını, hayatta güzel yönlendirilmemiş gençlerin gerçek mutluluğu bulup, güzel bir hayat yaşamasını okumayı bekledim ama bu biraz fazla hayal perestlik oldu galiba. Yazar gerçek hayatı çok güzel yüzümüze vurmuş.
80 sayfalık bir kurgu ama sanki sayfalarca okumuşsun hissi veriyor. Çok kısa ama çok dolu bir kitap. Sanki o amok koşucusunun yanındayım, yaşadığı herşeyi bir köşede izlemişim gibi hissediyorum.
Hikayeye gerçeklik penceresinden bakınca biraz da ürkütücü geliyor. Birşeye bu kadar saplanıp kalması, hayatı pahasına bağlılık göstermesi gerçekten ürkütücü. Beni düşündükçe geriyor.
Bu yazar gerçekten aksiyondan anlıyor. Başından sonuna kadar kesintisiz bir aksiyon var. Güzel bir bağ ve sevgi var. Nefesimi tutarak okuyorum. Yazar Yine hayal gücünün sınırlarını kullanmış. Ama Bazı olayların nedeni açığa çıkana kadar kalbim kırık okudum. Ve ölmesini istemediğim bir yan karekter öldüğü içinde kalbim kırıldı. O ölmemeliydi. Yazar resmen başroller hariç herkesi harcayabiliyor.
Sadace şöyle bir sıkıntı var. Her kitabın sonunda ölüme gidiyorlar ve bir vedalaşma sahnesi var. Bu konuda tekrara düşmüş ama o kadar büyütülecek bir olay değil.
Diğer kitaba geçmemek için kendimi zor frenliyorum şu an.
Kitap kız karater elifin kardeşinin, mahallenin delisi diye anılan Emre' nin arabasını çalıp vurmasıyla başlıyor. Elifle evlenme şartıyla şikayetçi olmuyorlar ve bu şekilde olaylar devam ediyor. Konu basit gibi durabilir ama sayfalar ilerledikçe mevzular derinleşiyor ve çok farklı yerlere geliyor.
İlk başta kitabın sevmediğim hatta beni rahatsız eden kısmı, ilk sayfalar da Emre' nin Elife karşı olan tutumundan gerçekten nefret ettim. Belli sebebi olsada o kurdugu cümleler ve yaptıgı hareketler çok rahatsız ediciydi. Ama şükür ki yazar bu tarz olayları çok uzatmamış.
En çok sevdiğim yönü ise, kitapda ki karekterler içimizden gibiydi. Okuyan herkes kendinden bir parça bulurdu. Ayrıca kadın karakter gerçek anlamda tuttugunu koparan, güçlü bir karakterdi. Azmine, gücüne hayran olmamak elde degildi.
Bakınca klasik bir kitap gibi gözükse de, için de çok derin olaylar var. Ön yargılı davranılmaması gerekiyor. Açıkcası ben kitabın adını ne zaman görürsem göreyim konusunu muhakkak hatırlayacağıma eminim.
Kitabın arka kapağını okuyunca gerçekten çok heyecanlandım, okumak için sabırsızlandım. İlk sayfalar da güzeldi, aynı heyecanla devam ettim. Ama ilerledikçe, bu kadar güzel bir dünya ancak bu kadar kötü anlatılabilirdi. Anlatılmak istenen o fantastik dünya, işlenmek istenen o büyük aşk o kadar yüzeyseldi ki o kadar havada kaldı ki gerçek anlamda hayal kırıklıgına ugradım. Hayır yani sen fantastik bir dünya kurguluyorsun ama zihnimiz de canlandırmamız için hiç çaba sarf etmemişsin. İşlenen dünya kafamda tam olarak oluşmadı bu yüzden kitaba tam olarak kendimi veremedim.Sonuna dogru ne olacak, nasıl baglamış diye zorlaya zorlaya okudum. Tamam okurken merakla okudugum sayfalar olmadı degil oldu. Belki gerçek anlamda sevenlerde vardır ama ben kurguyu çok büyük bir merakla okumaya başlayınca hayal kırıklıgım büyük oldu. İkinci kitabı da çıkacakmış. Karakterin kız kardeşini yazacakmış ama okuyacagımı sanmıyorum.
Bu tarz felsefi konulara merakı olan, okumak isteyen kişiler için çok güzel bir başlangıç kitabı. Dili hafif ve anlaşılır. Bilimsel terimlere bogulmamış.
.. Spoiler içerir...
Kitabın ilk 13 bölümü Selim Pusat' a atılan iftira ve sonunda yaşanan o içine kapanıklık durumu anlatılıyor. Karısı Ayşe' nin çektiği sıkıntılar yer alıyor. Devamın da Ayşe' nin Selim için kendini paralamasının karşılığında Selim'in başkasına aşık olması, evde bir yabancı gibi yaşamalarına çok sinirlendim. Ama kitap hakkında
Kiatabı bitirmek benim içi çok zordu. Bitmedi bir türlü. Elimde süründü resmen. Begenen çok, acaba niye begenmişler diye sonuna kadar kendimi zorlayarak okudum ama bilemiyorum. Belki de ben kavrayamadım.
Diyoloğ çok azdı. Spoi olacak ama erkek kadar ile kız karakter o kadar buluştu hiç hislerinden bahsetmediler. Buluştular oldu bitti. Araların da biraz diyolog olmalıydı. Karakter korkuyodu o korkular biraz daha detaylandırılmalıydı. O prensin nişanlısıyla olan sevgisini bile daha yogun hissettim yani. Asıl karakterler o kadar duygularını hissettiremediler. Sürekli bir boşluk var gibi hissettim.Aralarında ki o sevgiyi, tutkuyu tamamen hissedemedim en çok da bu yüzden okurken zorlandım. Tabi çok eski bir kurgu bu. O yüzden bu tarzını kavrayamamış olabilirim ama bu yazarın diger kitablarını okumam için çok zaman geçmesi lazım.
Ama iyi kısmını atlamak istemem. Japonya daki o batılılaşmayı çok güzel anlatmış. İnsanların sırf statü için kendilerini belirli kalıplara koymasını çok güzel yansıtmış.
Şu an diyebilecegim tek şey Kaan Murat Yanık geleceği parlak olan bir yazarımız. İlk defa bu kitap sayesinde onunla tanıştım ve peşini bırakmayacağım artık. Gülbadem ve Zencefil' i hiç bir zaman unutucağımı sanmıyorum. Ne nehissedeceğimi bilmiyorum. Ellerim titriyo, kalbimin atışlarını duyabiliyorum. Çok farklı bir alem de yol alıyo gibiyim. Hemen bitsin ama hiç bitmesin istedim.
Kitap hakkında fazla şey söyleyip büyüsünü kaçırmak istemiyorum. İlk sayfalar karekterin arayış dönemlerini anlatıyor. İtiraf edeyim biraz sıkıldım ama sakın sizi yanıltmasın. Kesinlikle devam edin. İlerisin de çok güzel ve ilginç bir dünya bekliyor. Tadı damağınız da kalan bir dünya.
Aslısda kitap Paulo coelho nun elinden çıktım diye bangır bangır bagırıyor. Okudugum diger kitablarında ki gibi, ne olacak nereye baglanacak diye diye okudum ve gerçekten sonu beni şaşırttı ve mutlu etti.
Bana göre kitabta vurgulanan, şu an Dünyamızın en büyük sorunu olan başkaları için yaşamak konusuna değinmiş. Eksik yönleri olsa da güzel yansıtmış. Okurken aklıma hep şu cümleler geldi, başkaları için yaşamak, başkalarını mutlu etmek veya aman arkamdan konuşmasınlar aman beni kınamasınlar, hayatımız sürekli bu cümleler çevresinde geçiyor ve biz üç günlük dünya da mutlulugumuzu bile doya doya yaşayamıyoruz. Kitap bunu kendince güzel yorumlamış. Bana bir kez daha bu farkındalığını verdigi için unutamayacagım bir kitap olacak.
Melody 'nin o küçük yaşında katlanmak zorunda oldugu durumlara karşı tutumu herkese örnek olmalı. O kadar güçlü bir karakter ki gurur duydum. Hayatı bizimkinden kat kat zor ama bizden daha güçlü bir duruşu var. Ve insanların ne kadar acımasız, embati yoksunu oldugunu birkez daha anladım. Onlar daha kötülügün ne oldugunu bilmezken en çok bizler yaralıyoruz.Biz onlardan daha çok engelliyiz. Aslında acınacak durumda olanlar bizleriz. Bence bu kitabı 7 den 70 e herkes okumalı ama 11-12 yaşında daha karakter gelişimlerinin başında olan çocuklara özellikle okutulmalı.
