Bazı İslami kitaplarda bile anlatılan ve Züleyha'yı (ki Kur'an'daki ayetlerde adı bilegeçmezo/kadın diye anılır) "zavallı bir aşk tutkunu ve mağduru" olarak takdim eden, ayet ve hadislerde asla söz edilmediği halde onu Yusuf'un aşkından gözleri kör olan, ihtiyarlayan, ama Yusuf'un bir duâsıyla tekrar eski güzelliğine kavuşan, nihayet onunla evlenip muradına eren bir örnek aşık gibi kutsayan yaklaşımları yanlış ve son derece tehlikeli buluyoruz.
Ahmed B.Muhammed Ebu Abdullah bildirdi;
Sufyân B.Uyeyne (rah) dedi ki:
"İnsanların en cahili bildiğini terk eden, en âlimi bildiğiyle amel eden, en faziletlisi Allah'tan korkanıdır."
Unutmayalım ki herşeyin Muhammedi olanı geçerlidir. Bizler kafamızdaki ve kendi tasavvurumuzdaki bir Allaha değil, Muhammed (sav)'in bize anlattığı Allaha iman etmekle mukellefiz...
Ömer Bin Hattab (r.anh) dedi ki;
"Kış, ganimettir."
Ubeyd İbn Umeyr (rahimehullah) kış geldiğinde şöyle derdi;
"Ey Kur'ân Ehli! Namazlarınız için gece uzadı. Oruçlarınız için gündüz kısaldı. Ganimet edinin."
Cumhuriyet Devletinin kuruluş hazırlıkları yapıldığı sırada Ankara'ya davet edilen Bediüzzaman "Yapılacağı söylenen hareketlerin memleket şartlarına uygun olmasını istiyor" ve "Şu inkılabı azimin temel taşlarını sağlam atmak gerekiyor" diyordu. Bediüzzaman'ın memleket şartlarından kastettiği İslâmi esaslardı. Ne var ki inkılabı yapanlar, İslâmiyet’i diriltmek değil, "İslâmiyet’e rağmen laik ve Avrupai" bir devlet kurmak istiyorlardı.