İçimden gelmesine rağmen Valizini taşımaya yardım etmeyi teklif etmedim. Çünkü bunu bir gencin yaşlıya yardımı değil de, Müslüman bir kadının içine yerleşmiş kölelik duygusuyla geleneksel hizmet anlayışı olarak görmesinden çekiniyordum.
Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır?
Gerçekten de salondan çıkmadan önce hükümdara sırtını dönmek yasaktı. Tuhaf bir alışkanlık. Saygınlığına fazlasıyla düşkün bir hükümdar mı çıkarmıştı bu adeti? Yoksa aşırı kuşkucu ziyaretçi mi?