Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erdem

Dünya’yı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüz, oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimiz. Önce bu yüzden küçülüyor, sonra da Dünya’yı çok büyük görüyoruz.
Reklam
Insanın başına bu memlekette her şey gelir, bunların en önünde akıl almaz alçaklık, en sefil kişisel çıkar, en korkunç aptallık vardır. Sonunda, en yüksek makama çıkmışlar için bunun özrü: 'Haberimiz yoktu'... Ne demek, “Haberimiz yoktu? Suçtur bu, suçtur... Hem de en bağışlanmaz, en sefil suç...
Sayfa 367Kitabı okudu
Insanoğlu, hep gerçeği aradığıyla övünür. Gerçekten yana olduğunu ileri sürüp böbürlenir. Öyleyken, hepimiz hiç ara vermeden yanlışlıklar yaparız. Hem de gerçeğe çok benzeyen yanlışlıklar... Çoğumuz bunu, karşımızdakileri aldatmak için değil, gerçeklerimizin yüzde yüz gerçek olduklarından bir an bile şüphelenmediğimizden böyle yapıyoruz. Biraz kuşkulansak, çok şeyler düzelecek... Bizim, değişmez gerçeklerimizin yanında, karşısında, önünde, arkasında, başka gerçeklerin olabileceğini biraz düşünsek...
Sayfa 263Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biz de güçsüzüz ama, iyimseriz! Bunlar fazladan karamsar da galiba... Peki neden karamsar olur, zaferde alınteri olanlar?
Sayfa 221Kitabı okudu
Gerçek dost kazandın mı, aileyi, geçmişi geleceğiyle birkaç kat büyütüyorsun. Dostlar da olmasa çekilmez bu cenabet dünya...
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
Bazı şeyleri hep söylemek istiyoruz, karşımızdaki bakalım dinlemek istiyor mu diye hiç düşünmüyoruz!
Sayfa 154Kitabı okudu
Aslında halklarına baskı yapan idare ler, isteseler bile halkçı olamamış pis idarelerdir. Halkçı olamamak, soygunculuktan, bir de yeteneksizlikten gelir. Ya da soyguncularla, yeteneksizlerle başa çıkamayacak kadar hayvan olmaktan... Bunlar bir de hadlerini bilmeden baskı yapmaya yeltenirlerse bizim millet onları katiyen bağışlamaz. Ayaklanıp tepelememesine aldanmamalı... Baskıcıları er geç bitireceğine güvendiğindendir. Tarihimizde bunların iflah olmuşu hiç yoktur. Rezillikle gitmişlerdir. Hepsi de mutlaka kendi pisliklerinin içinde boğulmuşlardır.
Sayfa 123Kitabı okudu
Büyüklük ne zaman kötüye kullandırır kendini: Vicdanı devlet gücünden ayırdığı zaman.
Mutlu son diye bir şey var mı? Her şey bir yana, yaşam bir Hint filmi değil. Afganların en sık yinelediği deyiştir: Zendagi migzara. Hayat devam edi yor. Başlangıcı, sonu, kemyah, nah-kam, bunalımları, sevinçleri önemsemeksizin, ağır, tozlu bir kervan gibi ilerliyor.
Sayfa 360Kitabı okudu
Çocukların dehşetle baş etme yöntemi budur: uyuyakalmak.
Sayfa 345Kitabı okudu
Reklam
Afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok.
Sayfa 321Kitabı okudu
Bu sen değilsin, Emir, diyordu içimdeki bir ses. Sen ödleksin. Böyle yaratılmışsın. Buysa o kadar da kötü bir şey değil, çünkü sende hiç olmazsa kendine bu konuda yalan söylememek gibi bir erdem var; kendini kandırmıyorsun. Bu konuda, hayır. Dürüst olunduğu sürece korkaklık dünyanın sonu değildir. Ama ne zaman ki bir ödlek, kim olduğunu unutur... işte o zaman Allah yardımcısı olsun.
Sayfa 279Kitabı okudu
"Şöyle dedi: "Çok korkuyorum.' Neden, diye sordum. 'Öyle mutluyum ki, Doktor Resul. Böylesine büyük, müthiş bir mutluluk, insanı korkutuyor. Yine nedenini sordum, şöyle dedi: 'Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.' Hemen onu susturdum: 'Hişşt, hadi ama. Saçmalama.""
Sayfa 255Kitabı okudu
Çöldeki yabani otlar yaşar, oysa bahar çiçekleri çabucak soşar. Ne zarafet, ne asalet, ne trajedi!
Sayfa 254Kitabı okudu
Belki haksızlık, ama bazen birkaç günde, hatta tek bir günde olanlar bütün bir ömrün akışını değiştirebiliyor
Sayfa 146Kitabı okudu
435 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.