Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esin Şerife Polat

Esin Şerife Polat
@EsinPolatt
Fizyoterapist
Trabzon
2 okur puanı
Mart 2023 tarihinde katıldı
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe
Kiraz Ağacı ile Aramızdaki MesafePaola Peretti
8.5/10 · 11,1bin okunma
Reklam
Yıkandığı zaman annemin saçının kokusunu seviyorum. Tıraş olmadan önce babamın yüzündeki sakalların gıdıklayan hissini seviyorum. Fakat onlara bunu hiçbir zaman söyleyemedim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek.
Sayfa 42
İçinizdeki güç canlandığı zaman; çevrenizdeki hayat da yeni bir anlam kazanacak, şimdi görmediğiniz şeyleri görecek, işitmediğiniz şeyleri işiteceksiniz: Sinirleriniz birer tel gibi ses verecek, dünyaların müziğini duyacaksınız, otların büyüdüğünü işiteceksiniz. Bekleyin, acele etmeyin. Bir gün kendiliğinden olacak bu.
Sayfa 290Kitabı okudu
Reklam
"Gurur hayatın tuzudur derler ; gururum nereye gitti? Ya ben yaşadığım hayatı anlayamadım ya da bu hayatın hiçbir değeri yoktu. Daha iyisini de bulamadım, göremedim, kimse de göstermedi. Sen bir gelip bir kayboluyordun; tıpkı parlak, hızlı bir kuyrukluyıldız gibi. Bense her şeyi unutuyor, ağır ağır sönüyordum... "
Sayfa 227Kitabı okudu
"İnsan hayatının normal amacı dört mevsimde de, yani hayatın dört çağında da fazla hoplayıp zıplamadan yaşamak ve son güne kadar hayat kadehinin hiçbir damlasını israf etmemektir. Ağır ağır yanan bir ateş, ne kadar şairane olursa olsun şiddetli bir yangından daha iyidir. "
Sayfa 200Kitabı okudu
Her gün yan yana, baş başa oturmak kolay iş değildir. Birbirinin iyi yanlarından zevk alıp kötü yanlarına kızmamak için büyük bir yaşama deneyi, akıl olgunluğu ve insan sevgisi gereklidir.
"... Dışarı ile bağlantısı azala azala kendi hayatının dışında kalan her şeyden ürküyor, çekiniyordu. Ama odasının tavanındaki çatırtılardan korkmuyordu; onlara alışmıştı. Odasındaki kapanık havanın, bütün gün dört duvar arasında oturmanın sağlığına gece rutubetinden daha zararlı olacağını, durduğu yerde yemek üstüne yemek yemenin insanı yavaş yavaş çökerteceğini düşünmüyordu çünkü bunlara alışmıştı, alıştığı şeylerden korkmuyordu. Alışmadığı şey ; hareket etmek, hayata karışmak, adam görmek, öteye beriye koşmaktı. Fazla kalabalıkta boğulur gibi oluyordu. Bir kayığa binse bir daha karaya ayak basamayacağı kuruntusuna kapılıyordu; arabaya binse atlar gemi azıya alıp kaçacaklar sanıyordu. Bazen delice korkulara düşüyor, çevresindeki sessizlikten ürküyor, şaşırıp kalıyor, vücudunu soğuk ürpermeler sarıyordu. Gözleri karanlık bir köşeye saplanıyor, oradan bir hayalet çıkıverecek sanıyordu. "
"Aramızdaki temel fark ne biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun" "Peki sen ne görüyorsun bakalım?" "İnsan, sadece insan! Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan..."
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri yani Avrupa dillerindeki barbar, Japon dilindeki gaijin, Müslümanlardaki kafir, Almanlardaki Ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir derseniz, bence tam olarak şudur: İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.
Bilgelik yaşanılmış olanı anlamakla başlar, ki zaten geçmişi bilmeyen bugünü kavrayamaz.
Sayfa 205Kitabı okudu