Esmanur Kırkgöz

Esmanur Kırkgöz
@Esma207
Finans
Üniversite
22 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Geçmişte dünya korkutucu ve bilinmeyen şeylerle doluydu; hastalıklar, felaketler, kaprisli zorbalar, ölümün kendisinin esrarı. Anlayamadığımız şeyi efsane ve ruhlar olarak hayal ederiz. Bununla birlikte, yüzyıllar boyunca bilim ve mantığın yardımıyla karanlığı aydınlatmayı başardık; esrarlı ve ürkütücü olan şeyler tanıdık ve rahat olmaya başladı.Fakat bu ışığın bir bedeli var; artık esrar ve efsaneleri kendisinden alınmış olan sıradan dünyada, gizliden gizliye esrarengizlik, anında yorumlanıp kavranamayan ve tüketilemeyen insanlar ya da şeyler arıyoruz.
Reklam
Eğer güç için büyük bir arzu duyuyorsanız dürüstlüğü hemen bir kenara koyun ve kendinizi niyetlerinizi gizleme sanatında eğitin. Bu sanatta ustalaşırsanız her zaman üstün olursunuz. İnsanın niyetlerini gizleme yeteneğinde temel olan, insan doğası hakkındaki basit bir gerçektir: Bizim ilk içgüdümüz her zaman görünüşe güvenmektir. Gördüğümüz ve duyduğumuz şeylerden kuşkulanarak yaşayamayız, sürekli olarak görünüşün bir şeyler gizlediğini hayal etmek bizi yorar ve ürkütür. Bu gerçek, niyetimizi gizlememizi nispeten kolaylaştırır. Arzu eder gibi göründüğünüz bir şeye ya da varmayı amaçladığınız bir hedefe dikkatlerini çekerseniz insanlar bu görünüşü gerçeklik olarak kabul edeceklerdir. Gözleri yem üzerinde odaklanacak, gerçekten neyin peşinde olduğunuzu farketmeyeceklerdir. Baştan çıkarmada birbiriyle çelişen sinyaller gönderin, arzu etmek ve kayıtsız davranmak gibi.Bu şekilde yalnızca onların dikkatini dağıtmış olmakla kalmayacak içlerinde size sahip olma ateşi yakacaksınız.
Prensipler yoktur; yalnızca olaylar vardır. İyi ve kötü yoktur, yalnızca şartlar vardır. Üstün insan onlara rehberlik etmek için olayları ve şartları benimser. Eğer prensipler ve sabit yasalar olsaydı, ülkeler onları bizim gömlek değiştirdiğimiz gibi değiştirmezlerdi ve bir insanın bütün bir ulustan daha akıllı olması beklenemez. Honore de Balzac, 1799-1850

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bilakis, burada resmin bir sanat olduğu tartışmalıdır. Çünkü Allah'ın 99 isminden biri "el-Musavvir'dir. Yani kainatta en hakiki ressam Allah'tır. Bir sanatçı ne kadar çabalarsa çabalasın Allah'ın yarattığını taklitten öte geçemez, ona ruh ve can veremez. Bunun yerine sanatçı yeni bir yorum getirmiş, eşyayı görmek istediği form içinde görmeyi başarmışsa işte o sanattır. Siz bir at resmi yaparken yahut Büyük Kartal'ın portresini boyarken aslına benzetebildiğiniz ölçüde sanatkârlık göstermiş olursunuz ama buradakiler onu aslından farklı nasıl yorumlayabileceklerinin peşindedirler. Meselâ atın bacaklarını öyle zarif çizerler ki gerçek hayatta o derece ince bacakların öylesine bir gövdeyi taşımayacağını düşünür, ata acırsınız. Oysa burada bir nakkaşın at resmini seyreden hiç kimse atın gövdesini düşünmez, bilakis atın bacağındaki zarafete bakarak hayran olur."
Sayfa 120Kitabı okudu
Özgür olmak isteyen bir kişi, hiçbir şey istememelidir, başkalarına bağlı olan hiçbir şeyi arzu etmemelidir, yoksa kesinlikle bir köle olacaktır.
Reklam
"Neden hiçbir şey olmayacağına bir şey var?" sorusunun cevabı sadece şu olacaktır: "Varlığı uzun sürmeyecek."
Fizikçi Richard Feynman insanlara "Bugün başıma ne geldi, anlatsam inanmazsın! İnanamazsın!" demeye bayılırdı. Ne olduğunu soranlara da "Kesinlikle hiçbir şey!" cevabını verirdi. Söylemeye çalıştığı şey şuydu: Yukarıda anlattığım gibi bir rüya gördüğümüzde, insanlar ona bir anlam verirler. Ama hiçbir şekilde hiçbir öngörüde bulunmayan onlarca saçma rüya gördüklerini unuturlar. Gün içinde çoğunlukla dikkat çekici hiçbir şey olmadığını unuttuğumuzdan, olağandışı bir şey gerçekleştiğinde olasılığın doğasını yanlış okuruz: Yeterince çok sayıda olay arasında olağandışı bir şeyin kazara gerçekleşmesine elimiz mahkumdur.
Karanlık enerjinin kökeni ve doğası hiç kuşkusuz bugün temel fiziğin en büyük muammasıdır. Nereden kaynaklandığına ya da neden sahip olduğu değerde olduğuna dair temel bir anlayıştan yoksunuz. Evrenin genişlemesine neden nispeten yakın bir dönemde, yalnızca son 5 milyar yıl içinde hakim olmaya başladığına dair de bir fikrimiz yok bu yüzden. Karanlık enerjinin niteliğinin evrenin kökeniyle temel bir bağı olduğundan kuşkulanmamız gayet doğal. Öyle sanıyoruz ki geleceğimizi karanlık enerji belirleyecek.
Lityum bazı insanlar için önemli olsa da karbon, azot, oksijen, demir vs. gibi daha ağır çekirdekler geri kalanlarımız için çok daha önemlidir. Bunlar Büyük Patlama sırasında oluşmamıştır. Oluşabilecekleri tek yer, yıldızların kızgın çekirdekleridir. Bugün bedeninizde olmalarının tek yolu da bu yıldızların lûtfedip patlamış, meyvelerini evrene saçmış olmalarıdır, böylece bu meyveler bir gün Güneş dediğimiz yıldızın yakınında bulunan küçük mavi gezegenin içinde ve çevresinde bir araya gelebilmiştir. Galaksimizin tarihi boyunca yaklaşık 200 milyon yıldız patlamıştır. Dilerseniz şöyle diyelim, bu kadar çok sayıda yıldız bir gün siz doğabilesiniz diye kendilerini feda etmişlerdir. Sanırım bu durum onlara kurtarıcılara biçilen her türlü niteliği kazandırıyor.
Reklam
Yıldızlar o kadar sık patlamazlar, her galakside yüzyılda bir ancak bir patlama olur. Ama şanslıyız ki patlarlar, çünkü patlamasalardı burada olamazdık. Evren hakkında bildiğim en şiirsel gerçeklerden biri, bedenimizdeki her atomun bir zamanlar patlayan bir yıldızın içinde olduğudur. Dahası da var: Sol elinizin atomları başka, sağ elinizin atomları başka bir yıldızdandır. Kelimenin tam anlamıyla yıldızların çocuklarıyız, bedenlerimiz yıldız tozundan.
"Neden hiçbir şey olmayacağına bir şey var?" sorusu, yıldızlar, galaksiler, insanlar ve kim bilir daha neleri içeren evrenimizin bir tasarım, niyet ya da amaç olmaksızın doğmuş olabileceği varsayımına karşı 2000 yılı aşkın bir süredir ileri sürülüyor. Bu soru genellikle felsefi ya da dini bir soru çerçevesine yerleştirilse de doğal dünya hakkındaki ilk ve en önemli sorudur, dolayısıyla bu soruyu çözmeye çalışmanın yeri de öncelikle bilimdir.
Melodiler, şarkılar ve senfoniler biçiminde ortaya çıkan bazı ses kombinasyonlarının insan psişesi üzerinde güçlü etkileri olduğunu hepimiz biliyoruz. Bazı melodiler uyarıcıyken, bazı melodiler yumuşak, tefekküre yatkın ruh halleri yaratırlar; bizi melankolik veya heyecanlı yapabilirler. Bazılarıysa içimizde duyusal heyecanların yükselmesini sağlar. Bu gerçeklik size ihtiyaç duyduğunuz silaha uygun bir cephane sağlar. Herkesin geçmişiyle ilişkili veya mutlu, hoş tecrübe ve duygularla sıkı sıkıya bağlı gözde melodileri vardır. Bu çalışma için gerçekten hoşlandığınız ve kolayca hatırladığınız bir veya iki melodi seçin. Onları zihninizden mırıldanmayı öğrenin. Sonra onları hafif bir sesle mırıldanın. Sonra duygusal bir gerilim veya buhran yaşadığınızda, özellikle alıştırmalardan önce kendinizi sakinleştirmeye ve moralinizi tekrar düzetmeye yetecek kadar uzun bir süre bu melodiyi mırıldanın. Çok geçmeden, birkaç alıştırmayla, bu yöntemden elde edilecek faydalı sonuçları deneyimle-yeceksiniz. Bu yöntemin tek şartı vardır: yalnızca birkaç melodiyle sınırlayın kendinizi. Bir, iki, hatta üç şarkı veya melodi olabilir; fakat asla bir düzine değil.
Zihin enerji yollamak, titreşmek ister; bu titreşimlerin bize benzer varlıklar tarafından iyi veya kötü dönmesinin onun için bir önemi yoktur. Burada işin içine vasanalar girmektedir. Mizaç veya fitrat dediğimiz şey, belli vasanalara sahip titreşimlerin beyin bilincine girmesine izin verip, diğer düşünce ve duyguları bilincin kapısından uzak tutan bir filtredir. Dolayısıyla, bir otel barının veya pavyonun pis astral veya zihinsel atmosferi bir azizi etkilemezken, vasanalarının tutsağı olan bir adam bu atmosferce tümüyle etkilenebilir ve onları kendi imgeleminin ve duygularının yardımıyla daha da güçlendirebilir. Olgun bir ruh bir azizin büyüklüğünü, bir bilgenin ustalığını hemen ve sezgisel olarak anlarken, ham bir insan, tıpkı bir rüyayı unutması gibi onları hiç fark etmeyebilir
71 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.