Onun varlığı,kaderi,benim kaderimle olan ortaklığı,kuruyan beynimin son damlalarını da süzüyor.Bütün mesele,perdeyi kaldırıp öbür tarafta geçmek.Peki,neden titremeli,neden tereddüt etmeli?Perdenin arkasında ne olduğu bilinmediği için mi?Bir daha geri dönülemediği için mi?Yoksa bilmediklerimizi korkunç ve karanlık görmenin ruhumuzun bir özelliği olmasından mı?