Feyza

“Yıllar nasıl da uçup gidiyor” diyorsun yine soruyorsun: nasıl geçirdin o yıllarını? En güzel zamanlarını nereye gömdün?
Reklam
-İşte benim harp ederken sırtımı dayadığım aşılmaz dağ, demin gördüğünüz bu küçücük kadındır… Kadir’in annesi… -Kadın falan değilmiş kardeşim adeta bir ‘millet’miş…
Sayfa 431Kitabı okudu
Bir yorgunum… Bir yorgunum ki… Sevinci taşımak acıyı taşımaktan daha zor…
Sayfa 236Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Hangi memlekette erkekler kadın yardımını küçük görmüşlerse, o memleket mahvolmuştur.”
Sayfa 191Kitabı okudu
..Erkeklerin bazen ne kadar değersiz şeylere önem vererek unutur gibi olduklarını, bazı da asıl işe hayatlarını, kadınlarını, çocuklarını bile nasıl hiç duraklamadan feda ettiklerini anlayarak seslenmemişti. Bunlar akıllarına, deneylerine, ölme ve öldürme yeteneklerine rağmen birer kocaman bebektiler; saygıyı,acımayı, sevgiyi hak eden yönleri de buradaydı.
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
“Dışarıya yağmur yağıyordu. Dünya daralmış bir pencerelik kalmıştı. Islak ağaçlarla dolu bir pencerelik dünya.”
Sayfa 103Kitabı okudu
Malik olduğumuz şeylerin çok aziz olması, onların günün birinde bizden mutlaka ayrılacakları için değil midir? Ebedî malik olacağımızı bildiğimiz hangi şey azizdir? Biz her şeyin kıymetini ölümüne borçluyuz. Hayat da budur."
Sayfa 117Kitabı okudu
Her felakete hazır ol, korkma! Hazır ol! Sen ki insansın, başından çok geçti ve her şey geçecek: yalnızlık, sefalet, hastalık türlü mahrumiyetler, aşk, ölüm ve ölümler, zillet, perişan olmak, namütenahi perişan olmak... Sen ki, insansın, bunların hepsine mahkûmsun. Korkma, sen ki insansın, başın daima alev içindedir, onu geriye çekme, bilakis daha içerilere, daha büyük alevlere sok, korkma, hazır ol, korkma elinde büyük bir ferman var: Vazgeç!
Sayfa 116Kitabı okudu
“Pervin de zanneder ki insan ümit ettiği zaman korkmaz. Sevdiği zaman nefret etmez, istediği zaman kaçmaz. Pervin bütün bu zıt görünen heyecanların birbirleriyle girift olduklarını bilmez.”
Sayfa 190Kitabı okudu
Göklerde geometri yok. Çizgisiz hava tabakaları. Geometri Müfid’i sıkıyor: Duvarlar, tavan, döşeme, yol, cadde ve her eşya. Eşya bir çizgi yığınıdır ve her çizgi bir hudut.
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
“Harika bir şey yapmaya kendini mecbur hissettiği halde, hiçbir şey yapamadığını görenlerin acziyle işine gitti. “
Sayfa 101Kitabı okudu
Sen şimdi uçlarından kan damlayan kızıl saçlarının çevrelediği yüzün gözyaşlarınla ıslak, yatağına uzanmış, tavana bakıyorsundur Suzan. Sevmenin seni hala yakıyor olmasına şaşıyorsundur. Ben de şaşıyorum.
Sayfa 125Kitabı okudu
Elimizden akıp giden, karanlık, kasvetli, bizi zavallı kılarak boğan günleri, yemeklerle buğularla, kokularla, seslerle güzel bir gün süsü veririz. Kahveler içer, sigaralar tüttürürüz bunun için
Sayfa 107Kitabı okudu
İşte o akşam aşka çok yaklaşmıştık. Bana biraz daha uzun sarılsaydın; ahşap evlerin los ışıklı pencerelerinden, sokak lambasının ışığında büyüyen gölgelerden çekinmeyip beni öpseydin; aşkı ertelemeseydin; belki de beni kurtarmış olacaktın.
Sayfa 101Kitabı okudu
Elinde iki bardak çay. Birinin ruhunu tarumar etmiş umrunda değil. Oturup çayını içti.
Sayfa 102Kitabı okudu
368 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.