''Anam ölmüş bugün. Belki de dün, bilmiyorum.''
Kendini sıradan birisi olarak gören, fakat duygularını dışa vuramadığı için ve toplum normlarında kişiliği kabul görmediğinden dolayı ötekileştirilmiş, yabancı kabul edilmiş bir adamın hikayesi.
Sayfalar ilerledikçe kitabın gidişatı hakkında yaptığım bütün tahminlerimde yanıldım. Bir süre sonra olacakları tahmin etmeyi bırakıp hiç düşünmeden sadece merakla okumaya devam ettim. Olaylar o kadar spontane gelişiyor ki, kitabı okumuyordum, içinde bir karakterdim sanki. Olaylara müdahale edemeyen, eli kolu bağlı, vasıfsız bir karakter.
Yahu bir pişmanlık belirtisi göster be adam. Anana üzülmedin, kendine de mi üzülmüyorsun ? Yaşam belirtisi göster! ama yok. Mösyö Meursault ne yaparsa yapsın o boş vermiş tavrından vazgeçmiyor. Olmadığı biri gibi davranıp cezasından yırtmak yerine, olduğu gibi davranıp başına gelecekleri de umursamaz bir tavırla kabul ediyor.
İnsanlar karakteristik özelliklerine, kişiliklerine göre değil eylemlerine göre yargılanmalı. Objektif olmayan bir yargı sistemine karşı savunma yapmaya çalışan bir yabancı ne kadar iyi savunabilir kendini ?
Alber Camus'un okuduğum ilk kitabı. Kalemini çok beğendim. Diğer kitapları da okuyacağım. Bana Kafka'nın Dönüşüm kitabını da anımsattı biraz. Okumanızı tavsiye ederim.