Arapların sayısı 13.000 süvari ve yaya idi. Sultan ve yanındakiler ise 200 süvari idi. Bunu bana Sultan söylemişti - O bu sebeple Dahrût (Yukarı Mısır'da el- Minye yakınlarında yer alan bir yerleşim) tarafına iltica etti. Buranın halkı ona yardım ve güzel bir şekilde hizmet ettiler. 200 süvarinin tamamlanmasına kadar burada kaldı. Sonra harekete geçti ve Araplara en şiddetli şekilde saldırdı. Eşleri dul kaldı. Erkekler öldürüldü. Baybars bizzat Arapların kumandanı İbn Hâtim'in üzerine saldırıp onu öldürdü ve başını bir mızrağın ucuna taktı. Arapların gücünü kırıp topluluklarını dağıttı.
Sultan Murad Develihisar'dan arabayla geçerken hemen bit ata atlayıp, atların önünde süratle kaçmakta olan bir yaban keçisini okla vurdu. Bu sürate hayran kalan askerler bir ağızdan Allah'ın yardımı senin üzerine olsun mealindeki ''Aleyke avnullah alkışını yaptılar.''
Not:
İbrahim Peçevî veya Peçuylu İbrahim Efendi bir görgü şahidinden naklen, padişah avını mızrakla vurduğunu ve mızrağın bir taraftan girip öbür taraftan çıktığını yazar.
Hunların doğu sınırındaki komşuları Tung-hu'lar o sıra cok kuvvetliydiler. Mo-tu'nun bir ihtilal yaparak babasını öldürüp tahta geçtiğini duyunca, kendi güçlerini kullanıp onu baskı altına almak istediler. Mo-tu'dan önce çok değerli atını, sonra da kadınlarından birini istediler.
Mo-tu, devletin ileri gelenlerinin hepsini
Mo-tu, devletin hükümdarları T'ou-man liderliğinde çıkılan bir ava katıldı. Av esnasında ıslıklı okunu babası T'ou-man'a attı. Mo-tu'nun sağında ve solunda bulunan bütün adamları da hep birden onu takip ederek T'ou-man'a ok attılar. Bundan sonra üvey annesi ile küçük kardeşini ve kendisini istemeyen bütün devlet adamlarını öldürdü. Kendisi ch'an-yü olarak tahta çıktı.
"Şu dünyaya bir bakın: Geri kalan yalnız Müslümanlar! Biz Müslüman Türklüğü bir Batı topluluğu ileriliğine kavuşturunca, onlarında kurtarmış olacağız. İslamlığı ve Müslümanlığı bu hâlde bırakmak isteyenlere Müslüman değil! Allah onları cehennemin bütün ateşleri ile yakacak!
Büyük devlet elçileri baskısından kurtulup Türkiye'de Türk olmanın tadını çıkarıyorduk..
"Beyoğlu Caddesi'nde Afrika yerlisi muamelesi görmüyorduk." Cakamız yerindeydi.
"Cemal Paşa birisiyle görüştüğü zaman burnunu kaşırsa sürgün düşünüyor, sakalını karıştırırsa, affedip etmemeyi düşünüyor, demektir. Yalnız bıyık burkmasından korkunuz o zaman bu görüşmenin ölüme kadar yolu vardır."