Üstümüze yazdıklarımın doğru hepsi.
güzelliğin.
yani bir yemiş sepeti yahut kır sofrası
Sensizliğim.
yani şehrin son köşesinde son sokak.
feneri oluşum kıskanışım seni
Fakirlikten kendilerinin okul.
kıyafetlerini alabilmek için üç gün, üç gece tuğla ocağında;tuğla ateşlemek için çalışmak zorunda
kalan çocuk işçiler.
YAŞAR KEMAL
Aç çocuğun payını.
Yutamadık
Çok tuzlu.
Kokuyor.
Sonra dokunuyor derimizin parlaklı-
ğına.
Sevişmelerimiz yarım kalıyor.
Avunuyoruz bu bitmez şarkılarla.
Ne kadar da yiğitiz.
Bu sabah ne güzelsin.
Oysa toprak kuruyor
Bir diken.
Küçük diken unutmadan acısını.
Parlar-döner-parlar.
Gün ışımadan.
Dolar ağzıma.
Saçlarındır dolar ağzıma.
Çoğaldıkça kanımda çığlığın.
Işıdıkça.
Bir erkek doğum ağrılarını bilemez.
Ne de bir yalnızlığı.
Sonra sevişmelerden kolay söz edi-
lemez.
Güller eskir.
Ayışığı.
Çürür sedyelerde ölüler.
Şiirlerden kovulur.
Çünkü korkulur eskimesinden sevgi-
nin
Ovulup parlatır sözler.
Erir kurşun.
Tohum toprağı
birden.
dilemez.
inler
Kış nasıl oralarda
Isıtıyor mu türküler.
Birer birer ayrıldınız kuşlarla.
Kapanmadı bıraktınız yer.
Paslanıyor içmediğiniz içkiler.
Isınmayı çoktan unuttuk.
Dolu durdukça hücreler.
Dostluklar aldanmışlar yitirdi anlamı-
nı
Çocukları gülmeli büyütüyoruz.
Bırakmasınlar bir gün bu halayı.
Ayaklarını Çetin alıştırıyoruz.
Mektuplarımızdan avuçlarım yandı.
Size yazmak artık zor.
Baharla mı döneceksiniz yazla mı.
Dağlar bekliyor.
Gözlerini söndürme muhtacım.
ben senin aydınlığına muhtacım.
yepyeni bir ilkbahar harcayıp.
bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp.
rüzgar gülünü arayacağım