"Renklerine göre değişim gösterir; Pembe gül, incelik ve tatlılık anlamına gelir. Naif bir teşekkür ederim de demek aynı zamanda. Koyu pembesi, düğün çiçeğidir. Sarı gül, dostluktur aynı zamanda özür dilerim'dir. Beyaz gül, saflığı, siyah gül ise yası, acıyı ve ölümü temsil eder. Çok sevilen birinin biten yaşamına bir uğurlama olarak en uygun olan şey, belki de kapkara bir gül bırakmaktır," Dedi ve kırmızı güllerden birini dalından alarak bana doğru çok kıvrak ve bir o kadar da şaşırtıcı, zarif bir tutumla bana uzattı. "Kırmızı gül ise aşk'tır. Tek bir tanesi ise kişiye odaklanmış özel sevgi ve hayranlıktır." Dedi ve eldivenli parmakları arasındaki dikenli gülü almamı bekledi.
Ah, Bayan Mina, kadınlar hayatları boyunca günü gününe, saati saatine, dakikası dakikasına meleklerin okuyabileceği türden şeyler anlatırlar. Ve biz, bilmek isteyen erkekler içimizde meleklerin gözlerinden bir şeyler taşırız.
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, yinede aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
Çok perişanım, oldukça moralim bozuk dünyadan ve hayat da dahil olmak üzere içerisindeki her şeyden öylesine bıktım ki şu an ölüm meleğinin kanat çırpışını duysam aldırış etmezdim.
Onun da bildiği gibi, bu yaptığı ölüme karşı bir direnişti ve bir aralıkta ona bunu söyledim. Anlamamışcasına cevap verdi suratına takınabileceği en haşin ifadeyle: "Şayet hepsi bu olsaydı, şu anda olduğumuz yerde durup kendisini ölümün ellerine bırakmasına izin verirdim çünkü ufukta yaşam ışığı görmemiş olurdum. "
Gerçek Tanrı bir serçenin düşüşünü bile önemser. Fakat insan kibirinin yarattığı Tanrı bir kartal ve bir serçe arasındaki farkı gözetmez. Ah, keşke insanlar bunu bilebilselerdi!
İblis ve çocuklarının dünyevi adımlarla yürüdüğü bu lanetli yerden, bu kahrolası topraklardan uzaklaşacağım!
En azından Tanrı o canavarlardan daha merhametlidir.