Paylaşım için çok teşekkür ederim
Selami Çınarcı tekrar paylaştı.
Herkes çevresinde yaşananlara kulaklarını tıkamış, bencilce bir yaşamın tutsaklıgına esir düşmüştü...
Okur Takip Önerileri
Selami Çınarcı tekrar paylaştı.
"Hayatını hiçe saymayıp riskleri göze alamayanlar asla hayatın değerini anlayamazlar."
Sayfa 91 - Klaros YayınlarıKitabı okudu
Selami Çınarcı tekrar paylaştı.
Kitabımız Adelya'nın fotoğraf albümüne bakıp hatıralarını hatırlaması ile başlıyor. O fotoğraflarla bize yaşadıklarını anlatıyor. Üniversite hayallerini Van'da yaşamak zorunda kalıyor çünkü son tercihi olan yer çıkmıştır. İnsanlara karşı medyanın bize karşı doğuyu kötü yansıtmalarından dolayı ön yargılı bir şekilde gidiyor.
Ama orası ona öyle güzel kucak açıyor, öyle güzel bağırlarına basıyor ki gerçek hayatın orada olduğunu görüyor. Van'ı karış karış geziyorlar. Tabii ki Taha bu gezmelerde illa ki yapacak bir şaka buluyor. Taha ile gizemli yerleri keşfetmeye başlayan Adelya: "Hayatını hiçe saymayıp riskleri göze almayanlar asla hayatın değerini anlayamazlar." sözüne sarılıp Taha ile değişik maceralar yaşıyor. Bunları okul gazetesinde anlatıyor. Buradaki maceralar keşif maceraları
Kitapta beni en çok etkileyen yerler tarihi yerlerin detayı ile anlatılması oldu hiç şüphesiz. Bilmediğim şeyleri öğrendim, Adelya ile beraber keşfettim. Bir de Burcu öğretmen ile daha çok bağ kurdum. Onun ayrıcalığı da meslektaşım olması
Doğuda yaşayan insanların nasıl zorlu bir hayatları olduğunu bir kere daha gözler önüne sermiş yazarımız. Ben büyük keyif alarak okudum. Adelya neler yaşadı? Taha ile nelere şahit oldu? Van'ın bilinmeyen güzellikleri neler? Duygudan duyguya atlayacağız, bir solukta bitirmelik, şahane bir kitap önerisi bıraktım sizlere Anlatması benden okuması sizden
Yazarımızın kalemine sağlık
Selami Çınarcı
Selami Çınarcı tekrar paylaştı.
Zirvelerin Ötesinde
Yani hayat ile yolculuk arasında büyük benzerlikler var. Hayat içinde yol aldığımızda, kimi zaman bizi heyecanlandıran kimi zamanda bize hayal kırıklığı yaşatan olaylara şahit oluruz. Aynı şekilde, yolculuk yaptığımızda da buna benzer duygular yaşarız. Yani hayat ile yolculuk arasındaki benzerliği bütünüyle idrak edersek ayaklarımız bizi sürekli yolculuk yapmaya itecektir. Demek istediğim şey; yolculuğu hayata, hayatı da yolculuğa benzetirsen yolculuk senin için vazgeçilmez bir tutkuya dönüşür.
Sayfa 21 - Klaros YayınlarıKitabı okudu
Selami Çınarcı tekrar paylaştı.
Zirvelerin Ötesinde
Sadece bir yere ait olma düşüncesi beni çok ürkütüyor. Ayrıca uzun süre bir yere demir attığımda, içimdeki tutku ve maceraya atılma dürtüsü sönüyor. Ama yollara düşüp de kendimi bir bilinmezin içinde bulunduğum zaman, hayata katmak istediğim değeri daha somut bir şekilde görmeye başlıyorum. Çünkü yolculuklarda çeşit çeşit olaylara tanık oluyorum ve bu olaylar yaşamı algılama şeklime büyük bir zenginlik katıyor. Yolculuklarda karşılaştığım ya da tanıştığım insanların; davranış biçimlerini, hayata bakış açılarını, düşünce yapıları ve hayallerini kendi düşüncelerimle kıyaslama fırsatı elde ediyorum. Buda empati kurma yetilerimi güçlendiriyor.
Sayfa 20 - Klaros YayınlarıKitabı okudu
Selami Çınarcı tekrar paylaştı.
Zirvelerin Ötesinde
Yolculuk kavramının ben de özel bir yeri ve büyüsü var. Çünkü şehirleri, denizleri, uçurumları, ormanları aştıkça zamanla yarışıyormuşum gibi bir duyguya kapılıyorum. Ve bu duygu, içimdeki merak ve öğrenme tutkusunu daha da kamçılıyor. Ayrıca reel hayatta zihnimi tıkayan bütün karamsar ve kötü düşünceler, yolculukla birlikte beni terk ediyor. Bu yüzden fırsat bulduğumda kendimi yollara atıyorum.
Sayfa 16 - Klaros YayınlarıKitabı okudu
Selami Çınarcı tekrar paylaştı.
Zirvelerin Ötesinde
İnsanlar bir menzile varmak için çok acele ediyorlar. Oysa o menzile varana kadar, o menzile giden yol ve duraklarda öğrenecekleri çok şey var. Ama her işte acele etmek, biz insanoğlunun genlerinde var. Oysa ancak yavaş yavaş, sindire sindire hayatın içindeki güzelliklerin farkına varılabilir.”
Sayfa 15 - Klaros YayınlarıKitabı okudu
ZİRVELERİN ÖTESİNDE (YENİ ROMANIMIN TANITIM BÜLTENİNDEN)
Tarihin bir safhasında, Anadolu’da büyük bir medeniyet kuran Hititler, milattan önce 8. yüzyılda esrarengiz bir şekilde tarihi kayıtlardan kaybolur. Hititlerin aniden tarih sahnesinden çekilişlerinin altındaki gizemi araştırmak için Türkiye’ye gelen İngiliz Arkeolog Lisa, bir karavan kiralayıp tanınmış bir rehber olan Cuma’yla birlikte Anadolu topraklarında bir yolculuğa çıkar. Yolculuk uzadıkça Lisa ile Cuma arasında duygusal bir yakınlaşma başlar ve bu yakınlaşma zamanla tutkulu bir aşka dönüşür. Fakat Lisa’nın talihsiz bir kaza sonucu hayatını kaybetmesi her şeyi alt üst eder. Lisa’nın ölümünü bir türlü kabullenemeyen Cuma büyük travmalar yaşamaya başlar ve bu travmalar sonraki yaşantısında, telafisi olmayan büyük felaketlere zemin hazırlar.
