Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

D.Gökçe Karabulut

Yazmaya heves ediyorsanız aklınızda olsun, doğa insan kalbinde tezahür eder ve insan kalbini en güzel biçimde edebiyat sezer. Sezer ve anlatır!
Reklam
Gerçek hayat dedikleri bu olabilir miydi? Ayak oyunlarımız, bütün o elalem ne der diye istemeden yaptıklarımız, annem kızmasın diye sözde beğendiğim, babamın gözüne girmek için lafta bildiğim, sana yaranmak için güya sevdiğim, tüm o yapmacık her şey…Gerçek, bütün bunlardan birer parça, ya da daha iyi ihtimalle bütün bunların toplamı olabilir miydi?
Yaşlılık çoğalmak ve bir köşede birikmek gi değilmiş, zamanın uzasın diye aklından, yaşadıklarından, anılarından vazgeçmek, küçülmekmiş sanki, kendini küçültmek, büzüşüp içine çekilmek. Yok yok kendi içine değil ama, yaşlanmak zamanın içinde geri çekilmekmiş.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Birbirimizle ilişkiliyiz. Ve biz insanız, eşya değiliz. Dünyadaki insanlar manipüle edilecek şeyler değildir, biz bilinecek kişileriz; dine döndürülecek kafirler değil, duyulması gereken insanlarız; nefret edilecek düşmanlar değil, bir arada bulunacak insanlarız; saklanacak kardeşler değil, kardeş olunacak kardeşleriz.”
Sayfa 313Kitabı okudu
“Özet olarak, bütün çocukların problemlerinin çözümü, durumları ne olursa olsun, yetişkinlerin problemlerinin çözümüyle aynıdır. Geçmişi değiştiremeyeceğimizi fark ederek, bulunduğumuz yerden işe başlamalıyız. Geçmişi bugünden sadece, geçmiş korkularla dolu Çocuk’un ve geçmişteki gerçekliğin rahatsız eden tekrarlarıyla dolu Ebeveyn’in kayıtlarını tanımayı öğrendiğimiz Yetişkin yapısını kullanarak ayırmalıyız. E-Y-Ç’yi anlayarak ve uygulayarak öğrenen ebeveynler, çocuklarının öğretilen ya da gözledikleri hayatın (Ebeveyn), hissettikleri hayatın (Çocuk) ve olduğu ve olabileceği şekliyle hayatın (Yetişkin) arasındaki ayrımı yapabilmelerine yardımcı olacaklardır.”
Sayfa 219Kitabı okudu
Reklam
Şehri avucumun içine alsam, elimde bir bez, her yanını ovalayıp parlatsam…şehir tehditten arınır mı?.. binbir çeşit kadınlık hali yepyeni bir kadere kavuşur mu? Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez.
Sayfa 171Kitabı okudu
Bu şehir öyle bir şehir ki, küçük bir kız üzülür, üzüldüğü anlaşılmaz. Kuşlar cehennem çığlıklarıyla ötüşür, duyan olmaz. Bir ağaç acıkır, kimse…hiç kimse umursamaz.
Sayfa 111Kitabı okudu
Yeniden yola çıkmak için her seferinde kök salar insan. Ayak toprağa bata çıka kök salar. Her adım bir ilmek atar. Toprağa bağlanmanın yürümekten daha iyi bir yolu yoktur; toprağın sonsuz tekdüzeliği yürümenin astarıdır.
Sayfa 159Kitabı okudu
Bizi çevreleyen manzara tatlar, renkler, kokularla dolu bir kasedir, beden de onun içinde demlenir.
Yavaşlık saniyelerin, bozuk bir musluktan pıt pıt düşen su damlaları gibi teker teker, damla damla aktığı o noktada zamanla hemhal olmaktır.
Reklam
Yürürken biri olmama özgürlüğünü yakalarız, çünkü yürüyen bedenin tarihi yoktur, o sadece hareket halindeki kadim yaşamdır.
Daima sahadayız. Durmaksızın usul usul dolan bardaklar gibiyiz. İşin sırrı kendimizi devirip içimizdeki güzellikleri dökebilmekte.
Sayfa 107Kitabı okudu
Çoğu insan on dört veya on beş yaşından itibaren teker teker sevdiği şeylerden, en eski, ilkel zevklerinden vazgeçmeye başlar; ta ki eğlence, şevk, heves ve renk yoksunu bir yetişkin olana dek. Hem birbirlerini hem de kendilerini eleştirerek utandırırlar. Serin ve karanlık bir yaz sabahı saat beşte sirk kurulurken orgun sesiyle kalkıp koşa koşa gitmek yerine uykularında dönerler ve hayat böyle geçer gider.
Ne kadar tuhaf, bir şeyi yapmanın yolunu ararken etrafa bakmaya o kadar alışmışız ki, içimize bakmayı unutuyoruz.
Herkes çok iyi bilir ki bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanın bu garip kısalığı ve uzunluğu, o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.