Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dr. HH

Sabitlenmiş gönderi
„Kendisine saldırmak isteyen köpeğe dokunmamak için harcadığı çaba öylesine büyüktü ki hızını alamayıp arka ayakları üzerine çöküverdi. Karşısındaki çoban köpeği dişiydi, büyük bir engel demekti bu, dişiye saldırmanın soy yasalarına aykırı düştüğünü içgüdüsel olarak anlıyordu.“
Reklam
64 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Yumuşaklıklar Değil
Yumuşaklıklar DeğilÖzdemir Asaf
8.6/10 · 265 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aralarından geçiyorum, Hiç kimse el-ele değil. Herkes kendine dönmüş deyorum. Bir kaçının içine bakıyorum.. Hiç kimse kendisiyle barışık değil. Herkese kendini anlatıyorum, Kime kendini anlatsam şaşırıyor. Kendimi kime anlatacağım şaşırıyorum. Hiç kimse ilkin kendisine alışık değil.
„Efendisi kayıtsız şartsız boyun eğmesini istiyordu ondan. îşte o zaman dayaklardan kurtuluyor, varlığı kimsenin gözüne batmıyordu. Dahası, Gri Kunduz ona bir parça et atıyor ve öbür köpeklerin kapmasını da önlüyordu. Onun gözünde paha biçilmezdi bu etin değerine. Gri Kunduz'un verdiği böyle bir et parçası kadınlarca önüne atılan bir düzine et parçasından çok daha değerliydi. Gri Kunduz şımartmak şöyle dursun okşamıyordu bile, ama yine de Beyaz Diş ile amansız efendisi arasında sıkı bir dostluk bağı kurulmuştu.“
Reklam
Lavinia
Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar isteyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. Adını gizleyeceğim Sen de bilme, Lavinia.
Senin öfkene nasıl dayansın kızcağız?” “Benim öfkem bir efsane, albayım. Tiyatro seyreder gibi bakıyorlar benim öfkeme. Biraz fazla kaçtı mı, oyunun yarısında bırakıp çıkıyorlar. Sizin gibi seyirci nerede, albayım?”
Biliyor ama, albayım, biliyor: Bir noktada benim de bunlara dayanamadığımı biliyor, her şeyden kaçtığımı biliyor.
Gözdeki
Bana senin için, O mu, diye sordular. O değil, dedim onlara.. Anladılar.
“Nereye gidiyorsun?” diye telâşlandı ihtiyar adam. Hikmet, kötü kötü güldü: “Merak etmeyin albayım; öfkeme aldırmayın. Ben onun yanına gidince köpek gibi olurum şimdi. Süt dökmüş kedi gibi olurum. Bütün böyle şeyler gibi olurum. Giderim, merhaba demeden yanına otururum; bir süre domuz gibi susarım. Hayvanat bahçesine çeviririm orayı: Aslanlar gibi saldırırım. Artık şahsiyetimi buldum albayım. Sevgi’ye de gösterdim sonunda. Önceleri bir süre –şahsiyetimi bulmamıştım daha o zaman– yumuşak bir ev hayvanı gibi oturdum; mutfakta beslendim bir inek gibi.” Oturdu: “Hayvanlar âlemi diye sembolik bir oyun yazalım albayım; orada ben her kılığa gireyim, olur mu?” Soluk soluğa kalmıştı. “Neden gecekondumda oturmasını bilemedim albayım.”
Reklam
Nisanın 23ü!
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun:) inşallah her çocuk bayramını gönlünden geçtiği gibi kutlar 🥳
“Neresi ciddi, neresi alay anlaşılmıyor ki,” diye şikâyet etti albay. “Oğlum sen, bu her şeyi birbirine karıştırmanla, hiç bir zaman gereken alâkayı göremeyeceksin.” “Görmek istemiyorum albayım,” diye elini başına vurdu Hikmet. “Bilge’ye de bunu yapıyorum: Her şey, anlaşılmaz bir karmaşıklığa bürünüyor.” Bazen ben bile hangi durumda olduğumu unutuyorum.” Durdu, “Kendimi bir şey sanıyorum onun yanında. Onun benden önce bir şeyler yaşamış olmasına dayanamıyorum. Şimdi de benim dışımda bir şey düşünmesine, hissetmesine katlanamıyorum.”
Hüsamettin Bey, “İngilizler de nereden çıktı?” diye sordu. “İngilizler her yerden çıkarlar albayım, her yerde bulunurlar. Olayların dengesini sağlamak için muhakkak bulunurlar.
Ve kendi çirkinliğime yüzümü buruşturarak uyandım. Her fırsatta, küçük bir zayıflık sezdi mi mesele çıkaran, sonra üzerine yürününce de kendine acındırmak için sahte duyarlıklara başvuran zavallı ‘ben’i gördüm. Kendime acındırmayı bir sanat haline getirmeğe çalıştığımı anladım.”
1.327 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.