Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elvira

Hiçbir yazar sorununa yanıt bulduğuna dair yazmaz; daha çok sorunu olduğuna ve çare istediğine dair yazar. Çare çözümden oluşmaz. Yazarın sorunuyla güreşmesi sayesinde, daha derin ve daha geniş bir bilinç boyutuna taşınmasından oluşur. Bir sorundan dolayı yaratırız; yazar ve ressam yanıt sunmaz, içinde işe yaramaya –aramaya, bulmaya ve yenilmemeye–çalışan şeyin deneyimi olarak yaratır. Resim veya kitap yoluyla dünyaya yapılan katkı, araştırmanın sürecidir.
Reklam
Sözcükler insanı doğanın geri kalanından ayırandır ve sözcükler onu kullanmaya cesaret edenler için tehlikelidir.
İnsan kendisi hakkında ne kadar bilgiye dayanabilir?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bilmek tehlikelidir, ama bilmemek daha tehlikelidir.
Deneyimlerimizden öğrenmiyoruz; kendi çıkarlarımıza açıkça ters kararlar alıyoruz ve işe yaramadıklarında, kendimize zarar vererek aynı kararlan tekrar alıyoruz. Daralmış görüş ve duyarlılığımızla, öğrenemeyen tarih öncesi dinozorlar gibi, dinozorca hareketlerimize bile kör, tekdüze bir biçimde ileriye doğru hareket ediyoruz.
Reklam
Düşman kendimizde bastırdığımız unsurların taşıyıcısı haline gelir. Rakiplerimizle savaşırken, yadsımış da olsak aslında kendimizle savaştığımızın farkına pek varmayız.
Hegel, Sokrates'in Atinalılar tarafından öldürüşüyle ilgili şunu ekler: "Cezalandırdıkları, içlerindeki bir kuvvetti."
Haklı olduğunu herkese kanıtlamaya kalkışmak gibi bir hataya düşme. Bunun yerine tüm dikkatini dengeli biri olmaya ver.
...burada mesele çıldırmak değil, yeniden çıldırmak.
Gri
"Kendi rengini keşfedebildin mi peki?"
Reklam
Bildik bir şeyin yeni bir ortamda can bulması, insanın çok önem verdiği ama artık sahip olmadığı anılardan bir parçayla yüzleşmesine benziyordu.
Bizim için gerçekten ne ifade ettiklerini ancak her şeyimizi yitirdikten sonra anlarız.
Ancak çok güçlü sevebilen insanlar, çok güçlü üzüntüler de yaşayabilirler; fakat bu sevme ihtiyacı üzüntüye karşı koymalarını sağlar ve onları iyileştirir. Bu yüzden insanın ruhsal yapısı fiziksel yapısından daha canlıdır. Üzüntü hiçbir zaman insanı öldürmez.
Sayfa 148Kitabı okudu
Kibir, gerçek üzüntüyle en bağdaşmayan duygudur. Bununla birlikte bu duygu insanın yapısına öyle işlemiştir ki, insan en büyük üzüntüyü çekerken bile onu çok ender olarak uzaklaştırabilir. Kederde kibirlilik, üzgün veya talihsiz ya da katıyürekli görünme isteğiyle ortaya konur ve itiraf edemediğimiz, ama hemen hemen hiçbir zaman, hatta en büyük bir üzüntüde bile bizi bırakmayan bu bayağı istekler, üzüntümüzü güçten, erdemden ve içtenlikten yoksun bırakır.
Sayfa 147Kitabı okudu
Duyguların ifade edilmesi çocukluğun kanıtıydı ve duygusal davranmaktan kendini alamayan kişi de hala çocuk demekti. Büyükleri ilişkilerinde dikkatli ve soğuk davranmaya götüren acı deneylerden henüz geçmeyen bizler, büyüklere öykünmek gibi tuhaf bir istek yüzünden tatlı çocukluk sevgilerinin tertemiz hazlarından yoksun bırakırdık kendimizi.
2.691 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.