Unutmak için verdiğim bunca çabadan
geçtiğim bunca yıldan sonra
tam unutmaya alıştırmışken kendimi
artık unutmak istemediğimi fark ettim.
( Artık unutmak istemiyorum!)
İnsan ölüyorsa acıdan ölür bir gün,
kendine bir daha uğrayamadığından,
koyduğu yerde duramayışındandır hayatın
hatanın dönüşsüz oluşundandır.
Hiçbir aşk sürmez sonsuza değin,
bütünlüğünü yitirişinden ölür bir mum
ve insan kanatlarından
ayrılır bir gün.
Ağaç anlatabilir kendini yağmura,
hiç değilse fısıldayabilir — bunu biliyorum.
Kuş nasıl tarif edecek; konsa yeryüzünde av,
uçsa bir ömür boynunda vebal.
Ve kimim ben, düşe kalka dolaşan
yorgun ruh, dolaşık gönül, som gurur?
İnsan kadife bir hatıradan başka nedir ki? Geçmiş: üstümüzü her gece onunla örttüğümüz... uykuların derininde kor yankılarına düşer gibi olduğumuz ve sonra unuttuğumuz. Dağın doruğu ile dağın derini arasındaki mesafeden başka nedir ki insan: derininde kor tutmuş haller, doruğunda ıssızlık bilgisi...
Güne ait sesler çoğaldığında hatıranın kendisi de kokusu da bilgisi de silikleşecek...
Ve, insan sabahın nemi kadar sessiz olmayı isteyecek.