Tanrı’nın doğadaki işleri de tıpkı varlığındakiler gibi bizimkilere benzemez. Bizim şekil verdiğimiz örneklerin onun yapıtlarındaki ululuğu, derinliği, anlaşılmazlığı taşıması imkansızdır. Zira onun yapıtları Democritus’un kuyusundan da derindir…
Bir saka yolda bir başka sakayla karşılaşır ve derki:- A kardeşim bana bir tas su verir misin. Çok susadım. Diğer saka şaşırır:- Sende de var aynı kırba kardeşim. Niye kendi kırbandan doldurup içmiyorsun. Susuzluğunu gidermiyorsun? - Kardeşim sen bana oradan bir tas su ver.Çünkü ben kendi suyumdan bıktım.
İdeal bir dünyadaki sahte varoluş, gerçek dünyadaki varoluşumuzun altını oymaktadır. Ahlakın en uç iki noktası, melek ve şeytan arasında gidip geliriz ve orta noktayı-insanı- bir kenara bırakırız.