" Suzi'nin dilimizi öğrenmesini istiyor, onun dilini öğrenmek için hiçbir çaba göstermiyorduk. Hem de hayvanların aptal, insanların ise dünyanın en akıllı yaratıkları olduğunu düşündüğümüz halde."
"Sonra pencerenin kenarına doğru süründüm; sol ayağımla pencereyi açıp dışarı baktım. Daha önce evin bu kadar yüksek olduğunu fark etmemiştim, yer yalnızca on iki metre aşağıda olsa da pencere seviyesinden binlerce metre aşağıda gibi görünüyordu. Soğuk bir gündü ve sert bir rüzgar esiyordu. Dışarı bakarken rüzgarın yüzüme vurduğunu hissettim, zorlukla nefes alabiliyordum. Bir bacağımı uzattım. Peter'la çocukluğumuzda yaz akşamları arka bahçede oyuncak askerlerle oynamamızı, uzun çalılar arasında birbirimizi bulmaya çalışmamızı hatırladım. Kendimi olanca gücümle kaldırarak diğer bacağımı da uzattım. Bu kez nedense Noel'i hatırlamıştım. Zavallı babamın Noel Baba kılığında güçlükle yürümesi, karanlıkta Paddy'nin çizmelerine takılıp düştükten sonra etrafında bir sürü oyuncakla yerde yatışı, sonra Kathleen Movourneen'in şarkısını söylemeye başlaması gözümün önüne geldi. Derin bir soluk aldım ve kendimi yukarı doğru ittim, böylece artık pencerede ayaklarım boşlukta kalacak şekilde oturabiliyordum. Gözlerimi kapattım. Kötü ve şiddetli bir düşüş olacaktı ama bunu yapacaktım. Artık beni hiçbir şey durduramazdı. Sonra Katriona Delahunt'u düşündüm... Pencereden indim ve bebek gibi ağlamaya başladım."
"Dışarıdan bakıldığında nasıl görünürsem görüneyim, diğerlerine ne kadar numara yaparsam yapayım,kendime ne kadar yalan söylersem söyleyeyim,sakat olduğum sürece mutlu ve kendimle barışık olmayacağımı çok iyi biliyordum."