Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mâvi

Mâvi
@Jabaars
Beden olarak her insan tektir, ruh olarak asla!
Sorarım sizlere: halkın sıkıntılı halleri ve devlet parasının bir tarafa akması, ortalığın sıkıntı ve ıstırabı ve her yolun nizamının bozulması, şatafat ve israfın saraylardan taşması, satılık şairlerin bu hallere destanlar düzmesi... Âlemin mizacında bu kadar sebepler varken başka kışkırtıcı lazım mıdır? Ve öğretmeye ihtiyaç var mıdır? Adalet, emniyet ve muhabbet, yöneticiye itaatin en büyük sermayesidir. Bunlar halkın kalbinden tamamen kaybolunca, iş çok güç olur!
Sayfa 463 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kötü haberler öncesinde hep böyle olurdu. Karamsarlık denen illet, elle tutulur bir hale gelip kalbinin tam üstüne oturdu mu, derinlemesine kanatıp karşı konulmaz acılar yaşatmadan bir türlü kalkmak nedir bilmezdi.
Sayfa 481 - Martı YayınlarıKitabı okudu
İtibarımız artsındı! Batı bizi gısganeyyodu! :))
Edepsiz herif, delik çarığına bakmadan dilini şapırdatarak zengin yalakalığı yapıyor.
Sayfa 438 - Martı YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ohoo senin dünyadan haberin yok beybaba. Vezirler, beyler bu çiçeklere etek dolusu para döküyor. Zengin olup da konağında lale yetiştirmeyene adam demiyorlar." "Boş iş bunlar delikanlı. Fakir fukara yiyecek ekmek bulamazken, onların feryadına kulak tıkayıp çiçekten itibar bekleyen adamın zenginliğine tüküreyim."
Sayfa 437 - Martı YayınlarıKitabı okudu
İbrahim Paşa, etrafındaki insanları şöyle bir süzdükten sonra eliyle basma makinesini işaret etti: "Bakın şu makineye çelebiler! Onun buraya kondurulması çok mu zordu ve bunca zaman neden teşebbüs edilmedi? Almanyalı Gutenberg, Avrupa'da 1450 yılında kurmuş. Hesap edin ki tam 277 yıldır bu basma makinesi ilim ve fenlere hizmet etmektedir. Avrupa bir yana, gayrimüslim tebaamız dahi Musevice, Ermenice, Rumca kitaplar basıyor. Millet-i hakimenin bu kadar geri kalması reva mıdır?"
Sayfa 429 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Konuşanları susturmak daha tehlikelidir Abdi.. İçindekileri dökemeyenlerin ne yapacakları belli olmaz.
Sayfa 405 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Şimdi yaşadıklarımı unutmazsam çocukluk hatıralarım zihnimden silinecekmiş gibi gelir, korkarım..
Sayfa 373 - Martı YayınlarıKitabı okudu
"Ne demek defterli olmak?" "Bu serseriler güç bulur da bir gün iktidarı devirirlerse, bize cellat satırı göründü demek..."
Sayfa 370 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Sonuçta, Allah korusun bir felaket olursa, kabahat yüklenecek birileri mutlaka bulunur. O birileri de genellikle sarayın içindeki sahipsizler olur. İktidarın adamı olmak işte böyle bir şeydir.
Sayfa 369 - Martı YayınlarıKitabı okudu
"İkimiz de biliyoruz ki İbrahim Paşa çok farklı bir vezir. Hayata çok bağlı; zenginliği, işreti ve eğlenceyi seviyor. Sevdiği bu hayat tarzını tüm topluma yaymak istiyor. Ama bunu yaparken medreseyi karşısına alacağını hesap etmiyor. Her şeyden önemlisi, medresenin gücünü bilmiyor... Maazallah medrese siyasete girmeye görsün, önünde dağlar duramaz."
Sayfa 367 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Bu ne hal Nedim Çelebi? Neredeyse ağlayacaksın." "Akşam vakitleri bana hep hüzün vermiştir Muhsin'im. Ne zaman batan güneşin seyrine dalsam, ömür ağacımdan bir dalın daha koptuğunu düşünür, acı çekerim."
Sayfa 361 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Hasan Ağa üzülmüş, üzüntüsü yüzüne vurmuştu. Demek, yapılan iyiliğin başa kakılması böyle bir şeydi. Ülkenin en büyük askeri gücünün en büyük komutanı da olsan, birilerinin himmetiyle iktidar kurdun mu; günü gelince, o birilerinin elinde iktidarının yalan olduğunu görmek, demek böyle bir şeydi...
Sayfa 289 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Yüreğin yüreğimdedir kınalıoğlu... Mutluluğun mutluluğum, hayatın hayatımdır..
Sayfa 284 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Eskiden bir isyanın içinde bulunmasının da haklı gerekçeleri vardı. Halil devletine değil de yapılan bir haksızlığa İsyan etmişti.
Sayfa 271 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Paşa, tam dışarı adımını atmıştı ki unuttuğu bir şeyi yeniden hatırlamış gibi geriye döndü. Gözlerini İspirizade'nin üstüne çevirerek konuşmaya başladı: "Medrese ehlinin siyaseti meslek edinmesi vahim neticeler doğurur. Sultan IV. Mehmet döneminde Kadızadeli vaizler de buna yeltenmiş, halkı devlete karşı tahrik etmişlerdi. Sonuç ne oldu? Köprülü Mehmet Paşa çıktı, hepsini bir gecede İstanbul sokaklarından kazıyıp attı. Gemilere doldurup, kimini Kıbrıs'a, kimini Sakız'a, kimilerini de adı bilinmedik adalara sürdü. Olan, o saf ve masum medrese talebelerine oldu!.."
Sayfa 257 - Martı YayınlarıKitabı okudu
4.836 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.