- Ey, dedim, ne diyecektim? Yoksa topal martının matemini mi tutuyorsun?
Önce kafasını gösterdi:
- Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi.
Sonra kalbini gösterdi:
- Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır!
Sustu. Koca adam, barut gibi adam, köyde kimse-
nin sevmediği, hoşlanmadığı adam.
- Ölüsünü burada bulunca ağladım, dedi. Sen hani geçen balığa gelişimizde hastalanmıştın, ben de öyle hastalandım. Balık tutmadan döndüm. Her tarafım kıyılıyordu. Eve gittim yattım. Sabahleyin ağzım zehir gibi uyandım. Dolapları karıştırdım bir ilaç arar gibi. Bu matem tülünü buldum taktım.
Bu da deliliğimizin başka türlüsü, dedi. Deniz mi bizi böyle eder, nedir? Gözünden bir damla yaş düştü berrak, keskin kokulu suya. Göğsüne vurdu. Bu yürek, bizim yüreğimiz, bir tahtası eksiklerin yüreğidir, dedi..
Sayfa 53 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Balıkçı:
- Çok açgözlüdür, dedi. Bu huyunu sevmem ama, martı bu. Bu martı mahluku doymak nedir bilmez.
İnsan gibi, dedim.
- Yok, dedi, insana taş atma, insandan insana fark vardır, tokgözlüsü de olur.
Sayfa 49 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İnsana alışamıyorum ama şu deniz kuşuna alışmışım. İnsana alışsam evlenirdim. Alışamıyorum. Aynı evde, aynı yatakta bir insanla bütün gece beraber olmak beni zıvanadan çıkarır.
Sayfa 50 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Hem sonra, gerçekten mutsuz olabilir mi bir insan? Ah, mutlu olmaya gücüm varsa, hüzün ve felaketin ne anlamı olabilir? Biliyor musunuz, bir ağacın yanından geçeceksiniz, onu göreceksiniz ve mutlu olmayacaksınız ha, işte bunu aklım almaz! Sevdiğiniz bir insanla konuşacaksınız ve mutlu olmayacaksınız! Ah, anlatamıyorum... kötü durumda bir insanın bile adım başı göreceği öylesine çok güzel şey varken mi mutlu olamayacaksınız? Bir çocuğa bakın, güneşin doğuşuna bakın, bir otun boy atışına bakın, sizi seven insanların gözlerinizin içine bakışına bakın...
Sayfa 702 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu