Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Jinabihêz
Jinabihêz
@Jinabihez
𓆞𓆝 𓆟
Ji her tiştî dur
13 Mart 1999
834 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Çokkültürlülüğün, azınlık ve öteki olma sorununun, sürgün ve aydın olmanın onulmaz ağırlığının merkezde olduğu bu denemeler, şiddetin ve reddetmenin çözüm olamayacağını, ancak anlayarak, empati kurarak bir arada yaşanabileceğini savunuyor. Kırık bir hüznün egemen olduğu bu denemeler, aynı zamanda arada kalanların dünyasına da içerden bir bakış niteliği taşıyor. Anlatım sade dil yalın harika eser. Mehmed Uzun'un birçok kitabını okudum ve çoğu da çok başarılı çok derinlikli. Bu kitabını da çok beğendim ve sıcak bir anlatım buldum.
Nar çiçeklerini bir başka koklar oldum. ' Bilirsin, herkes yaşar,herkes ölür. Ama herkes ölümsüzleşemez' diyor kitabında. Kendisi ölümsüzleşmiş.
Yaşar Kemal, basılmadan kaybolmuş bu kitabının yıllar sonra annesinin sandığında bulunduğunu söyler. hüyükteki nar ağacı teknolojinin tarlaya girmesi ile insanların nasıl işsizliğe ve yaşam kaygısına düştüğünün çok güzel bir örneği. Nar ağacına kavuşmak bir umut. bir serzeniş ve bir bekleyişin hikayesi Kitap boyunca karakterlerin yolculuğuna eşlik edersiniz ister istemez, onlarla üzülür, onların çaresizliğini hisseder ve onlarla umutlanırsınız. Doğa, sizler için yeniden "doğa" olmanın anlamına kavuşur. Şüphesiz bu, Yaşar Kemal'in yöre halkının diliyle süslediği diyalogların ve olay akışındaki inanılmaz akıcılığın etkisidir..
Yazıp yazıp siliyorum nasıl başlıyacağım yada nasıl bir cümle kuracağım inan bilmiyorum ama .. Tavsiye edeceğim tek kitap olsaydı bu olurdu. Sürükleyici olması, birbirine bağlı aşık iki insanın hayatın zorlu mücadelelerine rağmen ayrıştırıcı düşüncelere ve birbirine zıt iki karakterin aslında var oluşundan beri birbirinin içinde bulunduğu sevginin tutkunun aşkın sonradan tekrardan yeşermesi üzerine denk düşmeleri.. Muazzam bir roman bir oku on düşün seni etkisi altına alabilecek bir roman.. bu roman bütün yönleriyle incelenmeli. Okuduğumda Ciwan Haco nun-Girtiyen Azadiye stranını dinleyerek okudum tam da romanla alakalı bir stran bu romanı iliklerime kadar hissettim . Kevok a kızan sadece ben miydim .. bilmiyorum ama
Son bir alıntıyla incelememi kapatıyorum :
Toprağa düşecekler, Baz bunu biliyor.
Toprağa düşerken doğa türkülerini söylemeye devam edecek.
Bu türküler kefenleri olacak, onları sarıp
sarmalayacak...
iyi okumalar 1k ..
Okur Takip Önerileri
Bütün aşkların temelinde cinsel dürtü mü ?
Bu düşünce ile elime aldığım kitap bu düşünceden daha fazlası oldu ölmeden okunması gereken kitaplardan ..
İlk okuduğum zaman eserde genellemeci bir tutumunun bulunmasını ve eserin bu kadar mizojinist bir yapıda olması gerçeğine pek anlam veremesem de sonradan öğrendiğim kadarıyla yazarımız; bu yazdığı eseri tamamen birtakım hoş olmayan hayat deneyimleri üzerine temellendirmiş. Schopenhauer’in düşüncelerini sorgulayıp ‘’hayır, o yanlış düşünüyor.’’ tarzında bir yorumda bulunmak saçma olacağından ötürü bir yorumda bulunmayacağım ki bana kalırsa düşüncelerinin bir çok kısmı benim doğrularımla örtüşmekte. ( Varoluşun süregelmesi için bir araç olduğumuz kısmına katılıyorum
Çünkü ben bu kitabın bu kadar iyinin aksi yönünde tepki almasında acımasız diliyle gerçekleri, insanların yüzüne sertçe vurması olarak nitelendiriyorum..
Dino Buzzati adlı birini az buçuk üzüntüyle anacaktır her seferinde" diyor. Hikâyelerinin her birinde toplumu, dönemi, savaşı belli bir ironiyle ele alan Buzzati, Tanrı Görmüş Köpek eseriyle bir tümsek bırakarak onu anmamızı sağlıyor. Tanrı Görmüş Köpek hikâyesinden bir alıntı: "Ve Tanrı, nasılsa bir kerecik, belirsiz bir öykü, bir masal değildi, kilisede yanan mumlarla tüten günlük kokusu arasına sıkışıp kalmıyordu: Yok canım, her yere dalıp çıkıyordu, sanki bir köpek bir evden bir eve taşıyıp duruyordu Tanrı'yı. Yaradan'ın bir nebzesi, içten gelme bir nefesi Galeone'nin vücuduna girmişti ve Galeone'nin gözleriyle görüyor, hüküm veriyor, her şeyi deftere kaydediyordu."
Mehmet Uzun en sevdigim yazarlardan biri . Çokça Kürt sorununu dile getirmiş her satırında . Bu kitabi tüm Türklerin ve tüm Kürtlerin okumasında büyük bir yarar var ama fazlasıyla ırkçılık yapan Türklerin okumasi gereken bir kitap Mehmet Uzun Kürtleri en iyi sekilde kitabına degindirmis ve Kürt sorunun nasil çözülecegine dair bilgiler vermiş hani objektif bir sekilde okuyan bir kişi orda ne demek istedigini anliyacaktir .
Alıntı bırakıyorum..
" Kürt sorununu şiddet ile çözeceklerini sananlara da sizin aracılıgınızla şunu söyleyeyim: Hayal görmesinler! Türkiye 80 yılda eğer şiddetle çözebilseydi çözecekti Kürt sorununu. Çözemedi ve çözemeyecektir. Aklın yolu birdir. O nedenle şiddet ten uzak, insan haysiyetine yakışır şekilde bu sorunu çözmek başta devletin olmak üzere hepimizin görevi. Ben şiddetin Kürtlerin işine yarayacağına, şiddetle demokratik bir açılım yapılabilecegine inanmıyorum.
kitabı bitirdim ve Hemingway'in bir konuda asla yanılmadığını bir kez daha anladım.
"İki insan birbirini seviyorsa, buna mutlu bir son yoktur."
"İnsanlar birbirlerini seviyorlar ama bile bile yanlış anlıyorlar, kavga ediyorlar, sonra da birden bire... artık bir olamıyorlar."
Hemingway bu romanında da tıpkı Çanlar Kimin İçin Çalıyor romanında olduğu gibi bir yandan savaşın ortasında iki gencin sevgi dolu dünyasını, diğer yandan da savaşın her şeyi yok eden acımasız yüzünü ve insanlığa bıraktığı acılar ve kötülükleri bir arada işlemiştir.
Bir yandan insanı yok eden savaş, bir yandan insanı insan yapan sevgiyi okumak isterseniz okumak için güzel bir seçim olacaktır.
Savaş...
Her ne koşulda olursa olsun yıkıcı ve yok edici bir etkiye sahiptir. Savaşin anlamsizligi ve aşkın imkansızlıklarını gözler önüne seriyor. Teşekürler Hemingway..
Adına aldanmayın , bir şiir kitabı değil. Baudelaire'in şarap ve esrar ile deneyimleri üzerine notları... esrar ile ilgili deneyleri ve şarapla esrarın karşılaştırılmasını baz alıyor iyi okumalar :)
Simyacı, Veronika Ölmek İstiyor gibi çok okunan, çok sevilen kitapların yazarı
Okçu’nun Yolu bu yazara dair beklentimi karşılamadı sanki bir kitabi bitirmek icin yada sadece yeni kitap çikardım imaji vermiş gibiydi, belkide yazar sözlerle değilde resimlerle kendini satırlarla dökmüş gibi
Okçu’nun Yolu okçuluk sanatına dair bir marangozun anlattıklarından bahsetmektedir. Kitapta kısa kısa okçuluk ile ilgili bilgiler resimler yer almaktadır.
Yarım saatte okunabilecek bir kitap.
Okumasanız da bir şey kaybetmezsiniz bide bu kitabı Mete Gazoza adaması biraz olsun şaşırtttı .
Kitapla Kalın
Furuğ şiirleri içli derin,muhalif ve imgeseldir. Estetik söylemden taviz vermeden çelikten bir duruş sergiler. Özellikle kadın okurlar içlerinde çoğalan çığlığı, onda şiire dönüşmüş bulur. "Soğuk Mevsimin Başlangıcına İnanalım’ o seslerden biridir
Şah dönemi baskılarına karşı korkusuz bir duruş sergileyen Furuğ, insanlık var oldukça yaşamaya devam edecektir.
1967 de otuz iki yaşında, bir trafik kazası sonucunda (Şah yönetimi tarafından suikaste uğradığı da söylentiler arasındadır) hayata veda eden Furuğ, sonuncusu tamamlanmamış olmakla birlikte beş şiir kitabıyla sadece İran’da değil tüm dünyada ezilen kadınların destansı sesi olmuştur.
Furuğ muhaliftir… Ondaki muhalif duruş sadece kendi ülkesindeki Şah yönetimin anti-demokratik uygulamaları için değildir. Şair kimliğinin getirdiği insanlık adına evrensel bir duruştur.Furuğ şiirlerinde yer yer dize tekrarlarına başvurur. Bunlar şiirde fazlalık gibi dursa da okurun kulağını tırmalamaz ve güzel ritmiktirler...
Evrim teorisinin uzun yıllardır tartışılan temel problematiklerinden biri olan insan ve maymunun aynı atadan geldiği savına karşılık Morris bunu bir tık yukarıya çıkararak doğrudan doğruya evrimsel süreçte maymunun insan olduğu kanısına yer vermiştir.
Desmond Morris, insan dediğimiz çıplak maymunun seks, sevişme, yavru yetiştirme, beslenme, korunma, savaşma ve başka konulardaki davranış modellerinin temel niteliklerini ortaya koyuyor. 8 bölümden oluşmakta .
Neden kuaföre gideriz? Neden sevdiğimize çukolata veririz? Neden anneniz o gün gereksiz yere atar yapar? Kadınların neden memesi vardır? Düşündürüp şaşırtan ve eğlendiren bir kitaptı .. tavsiye ediyorum kimileri itici bulup belki de farkli düşüncelerden dolayı yazara kızabilir, yada yarıda bırakabilir , ama sıkılmayarak okudugum bir kitap oldu yeri geldi kendi kendime güldüm :) iyi okumalar 1k
Amaç insanları öldürmek miydi ya da düşüncelerini mi ? Basta bunu düşünmüştüm
Julius Fuçik’in bu kısa romanı Faşizme bir karşı duruş romanı idama kadar mahkumunun ağzından anlatınlar zaman zaman okuyucuyu etkilemekte sömürünün her türlüsüne lanetler okutmaktadır. Çok etkilendiğimi insani değerlerin her şeyin önünde olduğuna inananların bu romanı okuduklarında etkileneceklerini düşünüyorum Kısa ama sonsuzluğa uzanan bir çığlık…
Hapishane kitapları okuyalım önce kelebekten başlayalım. Özgürlük nedir? Suç, gerçeklik...
Bir kitap okursunuz bakış açınız değişir, farkındalıgıniz artar, kendinize daha önce hiç sormadığınız sorular yoneltirsiniz. Kitapta hitap edilen küçük adamlardansanız eğer, kitap size hiçbir şey katmayacaktır. Bu sebeple bu kitabı kendinizden, tüm değer yargılarınizdan sıyrılarak okumanızı tavsiye ediyorum. Eğer sizin de üstünüzde tahmin ettiğim etkiyi yaratırsa, kendinize ne kadar yabancı olduğunuzu farkedeceksiniz kitap bittiğinde. Hani kitaplarda beğendiğim kısımların altını çiziyorum ya , bu kitap baştan sona öyle benim için
Afiyet olsun :)
Başta kitabin bir alintisiyla başlıyorum..
Hayal kırıklığı insanı öldürmüyor, yengecim! Yalnızca, yaşama azmimiz bir parça eksiliyor;
başka bir şey olmuyor... Bir defa daha ayağa kalkana kadar, eskisi gibi gülmeye başlayana
kadar, günlük işlerin hengâmesine tekrar dönene kadar, bir vakit bocalıyoruz. Sonra yara izi gibi bir şey kalıyor... Zamanla kabuk bağlıyor. Elin hep oraya gidiyor; kaşıyorsun... İnsanın, diliyle eksik dişini yoklamasına benziyor. Sonra kaşımamayı, yoklamamayı öğreniyorsun.”
Güzel bir aşk , Aile sorunları arasında yoğrulmuş acılarının üstesinden gelmiş ve ayakta güçlü sekilde durmuş bir mino .. "kendimden parçalar bularak .."
Ama bu kitabı okurken öylesi hoş duyguları, vefalı dostlukları, incelikli güzellikleri de beraberinde söyler. okuma akışına kapılıp 3-4 saatliğine dünyayı sesize aldim desem :)
Mino'yu çok sevdim...Çılgının teki ( kendimde buldugum noktalardan biri )... Kadınların duygularını çok güzel bir sekilde kaleme almiş bir yazar diye düşünüyorum en son İpek Ongun' un kitaplarinda boyle hissetmistim keyifle okudum tesekur ederim Hüsnü Arkan..
Fransız edebiyatının önemli isimlerinden biri Victor Hugo'nun 26 yaşındayken kaleme aldığı ve bir tür zihinsel otopsi olarak gördüğü "Bir İdam Mahkûmun Son Günü" adlı romanıyla geldim
Önsözü, bir isyan...
Adalete, hukuka isyan...
İdam cezasının kaldırılmasını isteyen ama bunu daha çok, hakedenlere verilmeyen bir ceza olarak gördüğünden dolayı isteyen bir yazarın isyanı...
Zenginlerin, siyasi gücü elinde bulunduranların hukuk
sistemini değiştirmesine isyan...
Günümüzde de böyle.
Taciz, cinayet, tecavüz hepsini meşrulaştırmak için bakanı, diyaneti Maaşallah çalışıyor.
Tecavüz eden dışarıda, cinayet işleyen dışarıda, istismar yapan dışarıda. Peki hukuk nerede, adalet!
Kitapta bunların dışında idam mahkumunun idam zamanına kadar olan düşünceleri, duyguları anlatılıyor.
