Destansı anlatımlarına alıştığım Yaşar Kemal’in, yazdıktan çok sonraları yayımladığı Höyükteki Nar Ağacı yazarın alıştığım anlatımından biraz uzakta kalmış kısa romanıdır. 1950’li yılarda ülkeye giren Marshall yardımlarıyla tarımda makinalaşmanın hızlandığı ve bu sürecin toplumda köklü ve hızlı bir değişme sürecini tetiklemesini, köyünde zor koşullarda yaşayan Memed ’in, arkadaşlarıyla birlikte iş bulmak için Çukurova’ya doğru yola çıkmasını ve Çukurova’da karşılaştıkları işsizlik sorunlarını okuyucuya aktarır. Çukurova’da artık sarı öküzlere ve ırgatlara ihtiyaç yoktur, çiftliğe makineler girmiş, adam çalıştırma, tarlayı ekme, biçme yöntemleri değişmiştir. Bütün bunlardan kaynaklı kahramanlarımızın geçim sıkıntını aşabilmenin umudu olarak gördükleri Çukurova istedikleri iş imkanını vermez. Roman ilerledikçe bu umut Höyükteki Nar Ağacını bulma itkisine dönüşür. Nedensellikler konusunda eksiklikler olan romanda nesneler genel hatlarıyla işlevli kullanılmıştır(Traktör, Sinek, Nar Ağacı, Çakı vb. ). Doğa-insan çatışmaları, sınıf çatışmalarını romana başarılı bir şekilde yedirmiştir Yaşar Kemal.